SOHBET
Dinimizin özü bu ilkeye dayanır; "Birbirinizi sevmedikçe gerçek mümin olamazsınız.." ilkesi, dayanışmayı maddi ve manevi her alanda sahip olduğu imkânların mümin kardeşi için de kullanmasını emrediyor. Ancak bunun ameli salih olması için, Allah rızası için olması şarttır. Böyle olursa dayanışmayı gerçekleştiren mümine Cenab-ı Hakk bu davranışından dolayı büyük ihsanlarda bulunur.
İbnu Ömer (ra) anlatıyor: Resulüllah (sas) buyurdular ki : " Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir Müslüman'ı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da onu kıyamet günü sıkıntıdan kurtarır. Kim bir Müslüman'ı örterse, Allah da onu kıyamet günü örter." (Had. Ans. Kütüb-i Sitte, 9 / 374 )
Kulun en çok muhtaç olduğu şey, Allah'ın yardımı değil midir? İşte kul, bu ilahyardımı din kardeşine vereceği destekle kolayca sağlayabilir. Resul-i Ekrem şöyle buyuruyor : "Kul kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da o kulun yardımındadır." (Had. Ans. Kütüb-i Sitte; 9/375 )
Yardımlaşma ve dayanışmada Allah rızası esastır. Bu rızayı kazanmada müminler, vurdumduymaz olamazlar, kötülüklere gözlerini kapayamazlar, fakirlikten, hastalıktan, yoksulluktan inleyen Müslümanların bu ızdırabını duymazlıktan gelemezler. Hiç bir mazereti yokken bu duruma düşmeleri gafletten başka bir şey olamaz... Allah-u Teâlâ bir takım Müslümanlara, bir takım imkânlar lütfettiyse, bu imkânlar Müslümanlar arasında paylaşılmalıdır. İnancın gereği budur. Akıl, zekâ, para, servet birer imkândır, ihtiyaç sahiplerini bunlardan yararlandırmak dinimizin en önemli öğütlerindendir.
Bunun için Peygamberimiz önemine binaen dikkatimizi çekerek üç defa : "Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir" buyurmuşlardır.
Hz. Enes (ra) anlatıyor: Resul-i Ekrem (sas) buyurdular ki : "Kardeşine zalim de olsa, mazlum da olsa yardım et. "Mazlumsa yardım ederim, zalimse nasıl yardım ederim?" diye sorulmuştu. "Onu zulmünden alıkoyarsan bu da ona yardımdır buyurdu" (Had. Ans. Kütüb-i Sitte; 9/380)
Başkalarına yararlı olmanın çeşidi ve sınırı yoktur. Herkes bunu dini bir vazife bilip imkânları ölçüsünde Allah rızası için yerine getirmelidir. "İman, iyiliğin kölesidir" derler. Başkalarından iyilik bekleyen, başkalarının desteğini isteyen öncelikle bunu kendi hayatında uygulamalıdır. Şunu hepimiz çok iyi biliriz ki, insanı mutlu kılan şey başkalarına iyilik yapmaktır. Öyleyse başkalarına iyilik ve ikramda bulunarak bu mutluluğu tatmalıyız. Böylece Allah-u Teâlâ'nın yardımını da görmüş oluruz.
Resul-i Ekrem (sas) buyuruyorlar ki : "Kul, kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah- u Teâlâ da o kulun yardımındadır." (Had. Ans. Kütüb-i Sitte; 9/394)