* Abi kimler sevdiğin yazarlar bir çırpıda saysana? Çetin Altan tartışılmaz bir kalem benim için. Sonra Engin Ardıç. Her türlü küfürbazlığına, kendisi için tabir ettiği 'Dalğına' rağmen okutan bir adam Engin.
* Bitti mi? Biter mi, Yılmaz Özdil'i de çok okuyorum. Bir ara Serdar'ı severdim şimdi gazetenin başına geçti (Turgut- Akşam) kötü yazmaya başladı diye gazetesini de almıyorum.
* Eyvah Serdar'a! İnternet'te gözüme çarpıyor. O gazetede Oray Eğin diye bir çocuk var onu beğeniyorum. Mine Kırıkkanat'ı da çok iyi buluyorum...
* Başka? Mehmet Barlas giderek filozoflaşıyor. Çok hoş bu gidişat...
GAZİ PAŞA OTURACAK * Bu kadar mı hepsi hepsi? Emre Aköz'ü her türlü menfi tavırlarına rağmen okuyorum. Bir de Ahmet Hakan'ı çok başarılı buluyorum ama...
* Aması ne? Onu anlatmak için eski bir olayı nakledeyim önce sana. Bir tarihte Mazhar Osman, bizi "Akıl Hastanesi"ne davet etti. Bir grup gazeteci olarak gittik, yenilikleri göreceğiz hastanede. Gezdik, dolaştık, brifing aldık, neyse. Bazı ilginç hastalarla tanıştırdı bizi. Bir tanesi de eski bir uçak mühendisiydi. Çocuk Amerika'da okumuş, memlekete dönmüş ama yapılacak uçak mı var ki? Zavallı kafayı sıyırmış işsiz güçsüz kalınca. Orada uzun süre tedavi görmüş. Elinde tomarla kağıt, ha babam uçak resimleri çiziyor. Çok da güzel başarıyor bunu. Yeni yeni modeller, şekiller falan. Bunu tam iyi oldu diye çıkaracaklar ama tutup uçağın dışına kokpitin tam üstüne bir koltuk resmi çiziyor. "Bu ne?" diyene de "Burada Gazi Paşa oturacak" diyor. Öyle bir Atatürk sevgisi var ki; o sevgiyi içinde abartmaktan böyle saçma bir hale sokup takdim ediyor her defasında.
* Yani? Yanisi şu. Ahmet Hakan da kendi dünyası, kendi hayat görüşü, siyasi mayası içinde güzel güzel tartışıyor, eleştiri, öz eleştiri yapıyor, öneriler getiriyor fakat son anda bir nevi o adam gibi "Gazi Paşa oturacak" türünden bir saçmalığa sapıveriyor.