Merhaba Hakkı Baba.
Tuzla'da ölen tersane işçileriyle sohbet ettik de...
Politikanın keyif oklarına hedef olmuş gibi, delik deşikti bedenleri.
Birinin ceketinin cebinden ödenmemiş senetler çıktı.
Kahroldu.
Onlar kendilerini öldüren sisteme bile hakları helal ediyorlar da...
Acaba borçlu kaldıkları insanlar, onlara hakkını helal etmiş midir?
Onu öğrenmek istiyorlar!
***
Geçen hafta bütün gün Aydede ile saklambaç oynayıp koşuşturmuştuk.
Aydedenin beli tutuldu.
Dünyanın ağırlığı üzerine çöktü.
Sizler Ay tutuldu zannediyorsunuz ya.
Çok güldük.
***
Yeni doğmuş yıldızlara kaymayı öğretiyoruz.
Çocukların dilekleri için.
***
Bazen kokun ziyaretime geliyor sanki.
Hasret lambasını açık unutmuşum.
Sabaha kadar içim sızladı.
O yüzden geçen gün efkarlandık, Nubar Terziyan'la birlikte gazel okuduk.
Duydun mu?
***
İstanbul'un resmini çizmek istedim.
Baktım da, denizlerin suyu bitmişti, sadece kayalı çizdim.
"Bu şehrin denizi de bitmez, kerizi de..." diyenlere söyler misin?
Barajların halini görünce, serçelerin içi sızladı.
O gün bugündür, cennetten su taşıyorlar çocuklar için.
Bunu kimseye söyleme.
***
Melek ablalardan biri kulağıma fısıldadı ve sana iletmemi istedi.
"Erkeklerin, futboldan başka bir şey için ayağa kalkmadığı ülkelerde...
O erkeklerin çocukların yarın ayaklar altında ezilmeye mahkumdur."
***
Ah Hakkı Baba ah!
Senin hayatın, bütün cephelerde savaşmakla geçecek.
Sakın susma.
Namussuzluğa karşı susmak, ölmek demektir.
Sen yaşamalısın.
Çocuklara iyi bakmalısın.