Ülke savunmasında, işçi ve memurun haklarında kullanılmayan gazeteciliği, çıkarları için kullanan gazetecileri gördüğüm zaman...
Çocuklar adına endişelerim büyüyor.
"Bu ne para hırsıdır?" diyorum.
Bu ne doyumsuzluk!
***
Devlerle cüceler oynaşırken, gazetecilerle politikacılar kaynaşırken, vatandaş bu kapışmaların neresindedir?
Toplumdaki şiddet ve nefretin artmasında gazetelerin payını kim inkar edebilir.
***
Gizlenen sırları, zamanı gelince silah olarak kullanmanın adı büyüklükse, gazetecilik okullarında kalleşlik dersleri de okutulacak mıdır?
Herkes güçlünün yanında duracaksa, haklılık ne olacaktır?
Bu doymazlık festivalinde, mankenlerle gündem belirlenirken, insanların uyanması için, illa deprem olması mı gerekiyor?
Onların
şampanya kadehlerinin içinde, yetimin, öksüzün hakkı, işçinin alın teri vardır da, sizler nerdesiniz?
***
Bu ahlak erozyonunun, bu para hırsının ve kutsal bir mesleğin kirlenmesinin bedelini, henüz gerçek anlamda ödemedik.
Bilin ki, çok pahalıya ödettirecekler.
Bilin ki, gazetelerinde kendilerini aklayanlar, kim bilir ne günahlar saklıyorlar.
***
Ne acıdır ki... Ne memleketin halini soran var. Ne bir hesap soran.
O yüzdendir ki...
Gazetecilik, menfaat krallığının öbür adıdır.
Onların birbirlerini suçlamalarında bile zarafet kalmamıştır artık.
Ve kurdukları cümleler, gün geçtikçe bozulacaktır.
Var mısınız
"iddaa" ya?