GALATASARAY bu sezon belki de kendisi için en önemli maça çıkıyordu. İki sezonluk Şampiyonlar Ligi özlemine son vermek istiyordu. Bütün hazırlıklar bu yönde yapılmıştı. Skibbe, Ali Sami Yen'deki ilk sınavında farklı bir dizilişle sahaya çıktı. Meiera ve Mehmet Topal'ı çift ön libero olarak kullandı. Emre Güngör'ü ise sağ bek oynattı. Orta sahanın yükünü tek başına Arda taşıdı. Ne yazık ki beşinci dakikada Şampiyonlar Ligi gibi bir üst düzey bir organizasyona yakışmayack bir golü kalemizde gördük. Daha bunun şoku atlatılamamışken ikinci golü de yedik. Tamam Steau sağlam ve sert bir rakipti. Özellikle defansı uzun adamlardan kurulmuş, açık vermeyen bir görüntüdeydi. Belki de bu 2 gol Galatasaray'ı uykudan uyandırdı. Nonda'nın golü bir umut ışığı oldu. Ardından tüm maç boyunca bize göre garip kararlarıyla adeta maçla oynayan Fransız hakem Lincoln'ün düşürülüşünü es geçti. Rövanşta G.Saray, Bükreş'te böyle bir hakem bulur mu bilinmez ama, Steau bu konuda İstanbul'da işin kaymağını yedi. İkinci yarıda Nonda tekrar sahne aldı. Arda'nın ortasında umut golünü filelere bıraktı. Galatasaray rövanş için iyi bir skor elde edemedi. Futbol olarak da çok etkili olamadı. Ancak, zaman zaman parlayan futboluyla eksiklerinin de takıma girmesiyle sezon için iyi sinyaller verdi. Önemli olan bu anları daha uzun sürelere yaymak tabi ki. Galatasaray'a bu sabrı göstermek lazım. Sonuç olarak her şey de bitmiş değil. Futbol sürprizlerle dolu. Dün gece böyle bir turnuva için hiç bir rakibin kolay lokma olmayacağını gördük. Umarız Cim-Bom da Bükreş'te Romenlere bu işin kolay olmayacağını gösterir.