Bir başka beklenti. 'Hukukta, insan haklarında taviz ve uzlaşma olmaz. Temel hak ve özgürlüklerde uzlaşma olmaz. Siyasette uzlaşma olur. Bu yüzden Türkiye'nin şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şey uzlaşma değil, radikalizmdir! Evrensel hukuk radikalizmidir! AK Parti bir tercihte bulunacak. Ya 2003-2004'teki gibi AB yolunda yürüyecek. Ya da başına yeni muhtıra, yeni dava gelecek. Bu konuda en iyi kalkan AB yolunda yürümektir. 6 Kasım 2007 tarihli Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan maddeleri gerçekleştirmeli, Hemen sivil anayasa yapmalı, AB için de cesur adımlar atmalı. Mahkeme kararına rağmen AK Parti'nin meşruiyeti konuşuluyor. Erken seçimle halka gidip güven tazelemeli. Radikal adımları böylece daha güçlü atabilir. 27 Nisan muhtırasına sahip bile çıkamıyorlar. Ergenekon davasıyla da yenilmişlik yaşadılar. Bu kesimde ciddi bir yenik hissetme duygusu var. Bu duygu mutlaka yeni tepkilere yol açacak. Osmanlı'da oyun bitmez. İttihatçı zihniyete sahip bu kesim sistemi tekrar istikrarsızlaştırmak için pek çok manevra yapacak. Anayasa Mahkemesi'nin kararına razı olmayacak. O yüzden seçime gitmek belki bu İttihatçı kesimi demokrasiye ikna etmek için bir fırsat olabilir. Ak parti uzlaşırsa, siyasette biter, hiç uzlaşmadan büyük reformlar yapmak zorunda Evrensel hukuku olduğu gibi Türkiye'ye uygularsa kurtulur. Yoksa işi çok zor. AK Parti yerel hukuku kendine referans almayı sürdürürse, başı daima belaya girecek. Partinin yöneticileri gerçeği galiba gördüler. AK Parti yaşayabilmek için hukuk radikalizmine gitmeli. Yapmazsa siyasi hayattan silinir. Yadarbeyle, kapatmayla silinir, ya da sandıkta silinir. Çünkü hukukta uzlaşmanın ve radikalleşmekten vazgeçmenin sonucunu yaşayıp gördü. Muhtırayla, davayla karşılaştı. Tek bir hoyuyla yok olmaktan kurtuldu. Bunlar öğretici olmuştur. AB sürecinde ayağını gazdan çekmeyecek. İç siyasal istikrar korunacak.''