Sokak kızı İrma'ya aşık bir Hamlet. Yürekleri yelken ipiyle sapasağlam dikişlenmiş kopmuyor, yırtılmıyor nicedir. Yıldız yıldıza çarpmış, denk dengine oturmuş ve yarım dalyalık bir sevda serüveninin iki harika insanı halen üstüne titriyorlar birbirlerinin. Gülriz Sururi ve Engin Cezzar tahinle pekmez gibi, balla kaymak, saleple tarçın gibi. Biri olmadan diğerine alışkın olmadığımız, biri olunca diğerini de aradığımız lezzeti, hoş, güzelim kimseler.

VAR MI BÖYLESİ!..
Yan yana olduklarında ortak yaşanmış bir hikayeyi anlatırken bir o bir öbürü yapışları, ahenkle, nezaketle birbirlerine söz bırakışları hayranlık yaratacak seyirde. Ben mizanpaj gereği onları sayfa üzerine ayıracağım ama son söz Gülrüz Hanım'ın sözüne gelip dayanacak: "Büyük bir aşk, evlilik, on yıllar, kaçınılmaz aksamalar, boşanma ve kısa bir aradan sonra bu kez mantık evliliği yapıp yine birbirimi seçmek. Bunu dünya üzerinde yapan bir başka kadın, bir başka çift olduğunu sanmıyorum."

ENGİN CEZZAR'LA KÜREK ÇEKMEK
Yıl 1983... Milliyet muhabirliği yıllarımdayım. Timoty Severin adlı gezgin bilimadamı mitolojideki ünlü "Argonotların" altın postu arama efsanesini BBC ve National Geograpich için organize etmiş. Gökçeada'dan Batum'a kadar tamamı eski dizayn, ahşap, çivisiz, tek yelkenli bir tekneyle kürek çeke çeke gidecek yolu. Teknenin içinde Cambridge ve Oxford Üniversiteleri'nin İngiliz Milli Takımı'nda da kürek çeken sporcuları var. Dahası birkaç bilim adamı, yabancı gazeteci de aralarında.

HAYRANDIM ADAMA
Türk kara sularında bizim denizleri iyi bilen birkaç takviye uzman alacaklar. Gazetem ana sponsorlardan ve ben tekneyi içeriden dışarıdan izleyip, görüntülemekle görevliyim. Argo Boğaziçi'ne girdiğinde o takviye uzamanlar da geliyor. İçlerinden biri ezel bezel hayranı olduğum bir aktör, Engin Cezzar çıkmaz mı? Orada başlayan dostluğumuz önce denizde kürek çekmekle sonra da yaşamın kıyılarında, enginlerinde tatsızlıklara müşterek kürek çekmekle eçti. Bir nevi akıntıya karşı yani.