Huyumu seveyim, memlekette, çevrede, yaşamda ne zaman işler sarpa sarsa kendimi şiire, şarkıya, müziğe emanet ederim. Bir anlamda kabuğa çekilmek, o kabuğa biraz kalabalıkça girmek gibisinden bir şey bu işte. İstanbul'u özlediğimde de aynı yöntemler işe yarar.
Aşkıyla yanıp kavrulduğum şehrimin başka yavukluları neler demişler ona dinler, okur, kendimden savrulurum oooh. İşte aşağıda bunun bir gösterisini sunayım, İstanbul'a olan hasretimi şiirlere yaslanarak anlatayım siz de okuyun, "amma da kentmiş amma da hayranı, tutsağı, sevdiceği varmış" deyin.