İstanbul için "İri köy" diyenlerin doğruyu söylemediklerini anlamış bulunuyoruz. Dünyanın bütün metropolleri,
yüksek ve sevimsiz binalarla, tarih kokan yapıları koyunlarında birleştiriyor.
İstanbul'u içinde barındırdığı devasa bütünlükten ayırınca, geriye kalanı sevebilir miyiz, şüpheliyim.
Ancak bu kadar kalabalık olmaya devam etmeli miyiz, ona da "Evet" diyemiyorum.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yaptığı son düzenlemeyle,
İstanbul'un Milletvekili sayısını 70'ten 85'e yükseltmiş . Ne diyelim hayırlı olsun. TBMM'de daha fazla İstanbul milletvekilinin bulunmasından bizar düşecek halimiz yok. Bu sonuçta, bizi kaygıya düşürecek olan, şehrin nüfusunun sürekli füze gibi fırlıyor olduğu gerçeği.
"Anadolu İstanbul'a akıyor" diyerek, tedbir almış olmuyoruz. Gelenin önünü nutukla kesmeye çalışıyorlarsa, hayal kırıklığına uğrarlar, bizden söylemesi.
Anadolu insanının yerinde oturması için iş ve istihdam lazım. Kimse İstanbul'un kara kaşına aşık olduğu için, gecekondularına sığınmıyor
. Fukaralık belini büküyor da, köyündekinden çok daha sefil şartları tercih ederek, şehre yerleşmeye çabalıyor. İçinde bulunduğu duruma yaşamak derseniz de, yaşıyor işte.
İşin o kısmı kafanızın bir kenarından uçup gitmesin diye özetledik. Biz şimdi işin öbür tarafına bakalım. "Milletvekili sayısının 70'ten 85'e çıkması" ne demek?
Siyasette umutların artması, heveslerin zirve yapması demek! İlk seçimde İstanbul'da acayip bir hareketlilik yaşanacak. İddialı bütün partiler, hatta az iddialı ve iddiasız olanlarda da, aday olup şansını denemek isteyenler, hiç şüpheniz olmasın şimdiden; aştan, ekmekten, uykudan kesilmişlerdir bile.
Siyasete hevesli olmak kötü bir şey değildir.
Demokrasi millet iradesinin TBMM eliyle kullanılmasını emrediyorsa, milletvekilleri de olacak, belediye başkanları da. Bizim bakmamız gereken, siyasetin hizmet ederken, kiminle iş tuttuğu ve hukukun dışına çıkıp çıkmadığıdır. Her şeyin seyrinde gittiği siyaset, gerginlikten uzak bir ülke sonucu doğurur ki, o da özgürlük ve zenginlik demektir.
Gelelim İstanbul'un büyüyen yapısına. Şehir artık şehir olmaktan çıkmış, koca bir dev haline gelmiş olduğundan, bölündükçe bölünüyor. Bölünen parçalar bile bir müddet sonra, tek parça hizmet veremez duruma gelip, tekrar bölünme ihtiyacı hissediyor. Bu sağlık mı bir şey midir? Plansız olduğu için hayır.
Yaklaşan yerel seçimlerle birlikte (
genel seçimler de yaklaşıyor mu sorusunun cevabı Anayasa Mahkemesi'nin kararında) mevcut ilçeler yanında, yeni ilçelerde de müthiş bir seçim telaşı yaşanacak. İlçelerin değişen haritaları, mevcut başkanlardan başka adayların da kazanma şansını artıracak.
En önemlisi de ne biliyor musunuz, İstanbul'da 15 yeni sahipsiz milletvekilliği sırası ve koltuklarının hali hazırda sahibi bulunmayan belediye başkanlığı makamları var. Siz siyasete meraklı olunda, bu manzara karşısında eriyip gitmeyin bakalım!