Herkes balık çiftliklerinin görüntüyü ve doğayı bozduğundan yakınıyor ve raconu kesiyor. "Kaldırınbunlarıburadan.Yadaatıntaöteleregözümüzgörmesin,denizimizkirlenmesin!" Madalyonun diğer tarafınıysa gören, düşünen pek yok. Çünkü neyin ne olduğunu bilen yok.
HUYKAPIYORLAR Kısa bir araştırma yaptım ve anladım ki balık çiftliklerinin statü belirlenmesinde bürokrasi çarkı fena dönüyor... Tarım Bakanlığı bir yer belirliyor, Denizcilik Müsteşarlığı seyri sefere engel diyerek orayı kabul etmiyor. O engeli aşsan bu defa da Turizm Bakanlığı huy kapıyor.
TEPENEBİNERLER Onlar da kendi yetkisinde olan alanları paylaşır görüntüsü verdikleri için asılsız ve haksız bir dolu haberin, eleştirinin odağı olmaktan dertleniyor. Bu yüzden balık çiftliklerini istemiyorlar. Son ana kadar geldin, tüm maniaları aştın, çiftliği kuracaksın bu defa da Çevre Bakanlığı biniyor tepene. "Burasıaslauygundeğildir" diyor.
SIKIŞANVALİLER Öğrendiğime göre bu durumlardan çok tedirgin olan balık çiftliği sahipleri bir an önce tesislerini açık denize taşımak istiyorlar. Elverişli alanların kiralamasını yapmak üzere valilerden emir ve izin beklemekte çoğu. Valiler ise bu konuda çiftlikler ve turizm yatırımcıları arasında sıkışmış durumda.
NEDİYORLAR? Diyorlar ki, "Kıyıdan 2-3 mil açıkta kurulacak çiftliklerin turizmi etkilemesi söz konusu olamaz. Kaldı ki bu, dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan bir uzaklık. Yine de gözden uzak, gönülden uzak olsun diyoruz. Biz işimizi rahat yapabilmek için çok büyük maliyetler getirmesine rağmen açık denize taşınmayı kabul ettik. Bari bu kez hızlı ve adil davranılsın."
İYİPARAVALLA Bir bardak suda fırtına mı kopuyor yoksa dediğimde ise dudak uçuklatan bir rakam verip; "Ne bardağı ne suyu Savaş Bey? Balık çiftliklerinin ekonomiye yıllık katkısı 1 milyar dolardan aşağı düşmüyor" diyorlar. İyi para değil mi?