Zülfü Livaneli'nin eski bir yazısı geçti elime. "Türkbükü'nü kim bitirdi?" başlığı koymuş yazısına. "Bodrum Yarımadası'nın küçük bir köyüyken, şimdi adım başı bir eğlence mekanının(!) konuşlandığı, metrekareye neredeyse 3-5 kişinin sığışıp, yığışıp, tepiştiği bir garip bölge haline gelmiş garip Türkbükü.
'YE,İÇ,EĞLEN,KİRLET' Livaneli, "Bir uygarlığı meydana getirmekle fethetmek arasındaki fark, bizi 'Moda olan bir yere git, ye, iç, eğlen, kirlet, boz, ertesi yıl başka yerlere göç et' konumuna getirmiş, karadaki göçebelik denizde de devam ediyor" diyerek itiraz hatta isyan ediyor bu kirlenmeye.
MAVİDÜŞLERMEKANI Bu yazıyı okurken yıllar öncesine gitti aklım. Sanırım 1983 yılının yazıydı. Bodrum sokaklarında dolaşırken Zülfü Livaneli'yle rastlaşmıştık. Yanında sevgili eşi Ülker ve o zaman daha küçücük bir kız olan dünya şirini Aylin de vardı. Alıp Mavi'ye götürdüm onları. Halikarnas'ın hemen alt tarafında, eski bir Bodrum evi son derece otantik ve zevkle döşenerek hazırlanmış bir mütevazı bardı Mavi.
GÜNOLURALIRBAŞIMI Biz bir kenara ilişirken, sahnede 3 genç adam yumuşacık ve sıcacık sesleriyle kendi bestelerini çalıp söylüyordu. Zülfü Livaneli'yi görünce epey heyecanlandılar. Ama dünya çapında bir ustanın kendilerine konuk olmasının gururu da yüzlerinden okunuyordu. Ardından Zülfü'nün parçalarına girdiler.
RÜYADAKİCOŞKU!.. Sonra ara verildi. Gençler yanımıza gelip oturdu. Keyifli sohbetler başladı. Ve Zülfü Ağabey, o genç müzisyenlere harika bir öneride bulundu. Dedi ki: "Çok yakında Şan Tiyatrosu'nda konserlere başlayacağım. Benimle birlikte olur, bana güç katar mısınız?" Bu öneriyi duyan gençlerin o hoş şaşkınlığını hiç unutmadım.
GÜNDOĞARKEN Gözlerinin ışık ışık parlayışını, 'Aaah!.. Şimdi biz eve gider. Bunun rüyasını görürüz!' deyişlerindeki ılımanlığı hiç silmedim belleğimden. Zaten o gençler de toplumsal belleğimizden, yüreğimizden silinmeyecek güzel şarkılarıyla ünlenip değer kazandılar. 'Grup Gündoğarken' adıyla gün gibi doğdular sanat dünyamıza.