Gece yarısı haber geldi fırlayıp gittim. MilasBodrum Havalimanı'nın giden yolcu kapısının tam karşısına, taksi durağı içine şüpheli bir paket bırakmışlar. "Zaman fena zaman, her şey olabilir" deyip sıkı önlem almış polis. Gördüm ki daha alan girişinin oradan kesilmiş trafik. Uzun bir konvoy oluşturan araçların içinde "Uçağı kaçırırım" endişesinde yolcular tedirgin beklemekte. Kimse olduğunu bilmediği için herkes şaşkın şaşkın bekleşiyor. Panik olmasınlar diye ben de bir şey söylemeden güvenlik şeridinin kıyısına varıyorum, "malum yere".
KAÇ KİLO O? Siyah derli toplu bir çanta görünüyor uzaktan. Park etmiş 2 özel otomobilin arasında. İçinde kırmızı bir ışık belli belirsiz yanıp sönmekte. Hem polis ekipleri hem de özel havaalanı güvenliği kuş uçurtmuyor çevresinde. O sırada beyaz bir minibüs geliyor ve içinden boylu poslu sivil polisler iniyor. Hemen kıyafet parçaları çıkıyor ortaya. Bomba uzmanı genç, alışılmış hareketlerle giyiyor o bilmem kaç kiloluk ağır elbiseyi.
BİR ŞEY YOK Az sonra, astronotla dalgıç arası bir görüntüyle ağır aksak yürüyor şüpheli pakete doğru. Fünye bağlayıp patlatması mümkün ama önce göz yoklaması yapmak istiyor. Hafifçe yanaşıp dıştan iyice inceleyip usulca sokuyor ellerini çantaya.
Az sonra hareketleri serileşiyor, belli ki bir şey bulamadı.
Gerçekten de öyle olduğu az sonra anlaşılıyor, bu bir dizüstü bilgisayar. 15 yaşında bir yolcunun dalgınlığı sonucu kalmış orada.
YİĞİT HARMANI Ardından bir süre sohbet ediyoruz bomba uzmanıyla...
Şaka ile karışık diyor ki:
- Abi nereli olduğumu sormadın?
- Nerelisin? - Yiğidin harman olduğu yerdenim ben de...
Meğer ABD Konsolosluğu kapısında çatışıp 3 saldırganı etkisiz hale getiren ve yaralı halde arkadaşlarını koruyan Polis Osman gibi Kırşehirli'ymiş o da. Diyor ki:
- Abi hastanede o arkadaşla röportaj yaparken sorularını yanıtladığında, gözlerimiz yaşardı. Nasıl yiğit, nasıl aslan gibi değil mi? Hepimizin gururu oluyor böyle kardeşlerimiz.