* Ben bu çay muhabbeti arasında söyleşi de çıkarıyorum sizinle bilesiniz arkadaşlar... - Şaşırdılar acuk ama 'yapma-etme' demediler. Önce kız tarafına sordum ben de:
* Sayfanın birini birinize, öbürkünü öbürünüze ayırsam. Sonra da 'O sayfaları siz doldurun' desem, sen ne yazardın kendi hakkında? - İyi olabilmeyi yazardım. Hayatta duruşta, hayata bakışta iyi olabilmeyi, iyi kalabilmeyi yazardım.
KOLTUK ATMA MEVZUSU * Kurşun Yarası'yla girdin evlerimize, kurşun gibi hızlı tanınıp sevildin. - Daha önce reklam filmlerinde oynayarak başladım. Diziye başlarken bir dolu acabalar vardı kafamda. İş tuttu herkes sevdi mutlu olduk biz de.
* Dizide tanıştınız, geçen yıl da evlendiniz. Kocan da sağlam adamdır valla. Hem yüreği, hem sanatı sağlamdır. Onun da sana destek-koltuk atışı mutlaka vardır? - Var ama şöyle oyna, böyle oyna, şöyle bak anlamında değil.
* Ya nasıl? - Ben uzaktan, yakından gözlüyorum onu. Nasıl çalışıyor, nasıl yönetiyor, insan ilişkilerini nasıl beceriyor, yaptığı işe nasıl özenli, titiz, sevdalı, ona bakıp bakıp çok şey öğreniyorum.
* Bir şeyler de söylüyordur mutlaka... - Bir kere bir şey söyledi kulağımda küpe gibi ruhumda salınıyor o laf
* Vaaay! Ne dedi ki? - 'Tekkeye düzgün odun taşı gerisinden korkma' dedi. Ben de odunları doğru-düzgün taşıyorum elden geldiğince.