Çok sayıda basın mensubu da ya olay yerine ya da hastane civarına konuşlanmış bekliyor. Vali Muammer Güler ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah içeride, yaralılara "Geçmiş olsun" dilemekte. Az sonra Ankara'dan İçişleri Bakanı gelecek, o da aynı dileği tekrarlayacak yaralı evlatlarına.
BERABERCE... İçeri girmemiz yasak doğal olarak. Kapının önüne 2 merhaleli güvenlik kuşağı çekmişler. Yani oradan sızmak, dalmak imkansız. Meslektaşlar arasında Sabah foto muhabiri Erhan Doğan'ı görüyorum. Çok severim onu. Çalışkan, becerikli, terbiyeli çocuktur ve emektardır. Kulağına eğilip "Gelir misin biraz benimle evlat?" diyorum.
DEMİR PARMAKLIKLAR Ne yapacağımı ben de pek bilmiyorum ama "Belki bir arka kapı vardır, açıktır, müsaittir" diye düşünüyorum. En azından bakarım, denerim. Öyle durup beklemekten evladır di mi? Erhan biraz da gönülsüz geliyor yanımda. Yürüyüp arka tarafa kıvrılıyoruz. Bahçe katlarına bakan yerde demir parmaklıklar, tel örgüler var. Ama az yürüyünce küçük bir kapı çarpıyor gözüme. Hem de açık uyyy. Oradan süzülüp giriyoruz. Koridorda rastlaştığımız kim varsa selamlaşıp ilerliyoruz. Gerisi az aşağıda.