İnsanlar bilinen tarihin başından bu yana rüyalarına özel bir anlam vermiştir. Atlantis ve Mu Uygarlığı'nın varisi durumunda olan Mısır uygarlığı, bir tür sezgisel ve dinsel bir kültürdü. Büyük tapınakların çoğu piramit şeklindeydi. Aydınlanma, inisiye ve ilham için özerk rüya odaları mevcuttu. Memphis, İsis, Khimunu ve Teb gibi tapınaklarda rahip ve rahibeler "rüya tasarlaması" uygulardı. Bunlar, tanrıların rüyalar ve hayaller aracılığıyla hastaları iyileştirmek için törensel ve ruhsal disiplin kullanımı konusunda eğitim görmüş kişilerdi. Mısır Uyku Tanrısı Bes'in iyi rüyalar gönderip şeytanları uzak tuttuğuna inanılırdı. M.Ö. 30000-25000 hatta daha da gerilere uzanan bu kültürlerle ilgili elimizde çok detaylı belge ve bilgi olmamasına rağmen, Mısır uygarlığı ve bu uygarlığın kökenlerinden büyük ölçüde beslenmiş olabileceğini tahmin ettiğimiz Yunan uygarlığı için de rüyalar çok önemli kaynaklardı. Bu sebeple bilinen ilk yazılı belge Efesli Artemidorus'un Oneirocritica adlı eseridir. Artemidorus, "rüyaların ve hayallerin insanların yararına olarak verildiğini" söyler.
Yararlanmayıbilin Artemidorus'un yaşadığı dönemde (M.Ö. 2. Yüzyıl), rüyaların tanrılardan geldiğine ve rahiplerle tedavi edicilerin yerine büyücü ve kahinlerin ilgi alanına girdiğine inanılırdı. Artemidorus, Freud'un "serbest çağrışım" dediği metotla çalışmıştı. Onun Oneirocritica'sı Freud ve Jung tarafından kullanılmış ve her ikisi de kitabı takdir etmişlerdi. Kadim Yunan'da tapınakların çoğu İyileştirme Tanrısı Asklepion'a adanmıştı. Burada rüyayı çağırmak, yoğun ön hazırlık gerektiren kutsal bir törendi. Bir kimsenin rüyasında Tedavi Tanrısı'ndan davet almadıkça tapınaklara girmesi yasaktı. Kabul edilen kişi uzun bir hazırlık dönemine girerdi. Oruç, meditasyon ve dua ibadetlerin başında geliyordu. Tanrı heykelleri, müzik, tütsüler ve hatta danslarla oluşturulan mistik ortamda uykuya yatırılırdı. Bu rüyalar rahipler tarafından yorumlanır, gerçek oldukları kabul edilirse kişi dış tapınağa alınarak ilk tedavi edici rüyasını tasarlardı. Hz. Muhammed'in sabahları kalkar kalkmaz çevresindekilere rüyalarını anlattırdığı ve yorumladığı bilinir. O, rüyaların nefsin arınması yolunda harika araçlar olduğuna inanıyordu. Bu yüzden rüyalardan yararlanarak çevresindeki insanlarda olağanüstü değişimler yaratabilmişti.
İstihareyeyatılırdı Aborjinler için de rüyalar insan yaşamı için değerli armağanlardır. Rüya yorumlamayı çok ciddiye alırlardı ve bu konuda uzmanlardı. Bir Kızılderili, çözmek istediği bir sorunu için rüyaya yattığı zaman, çadırın kapısına kimsenin kendisini rahatsız etmemesi için bir işaret koyardı. O işareti gören kabilenin diğer üyeleri, sessizce oradan uzaklaşırdı. Rüyalarla gelen mesajı dikkate almamanın yıkımlara, kıtlıklara ve huzursuzluklara yol açacağına inanılırdı. Onun için bir kişinin rüyası toplusal esenlik için değerli bir armağan olarak görülürdü. Kültürümüzde istihareye yatmak denilen alışkanlık, rüya yoluyla bir sorunu çözmek ya da soruyu yanıtlamak için kullanılır. Bunun için bir dua okunur, kişi kendisini yatmadan önce uykuya hazırlar. Görülen rüya dikkatlice incelenir.