Koğuş nizamı bir kocaman odaya koymuşlar onu. Komşu yataklarda kim varsa uyumuş bir tek o uyanık. Çocuk gibi seviniyor beni görünce... Kendine zarar vermesin diye ellerini yatağa bağlamışlardı, cız etti içim. Agresif davranıyordu doktorlara, hemşirelere ve etmediği küfür kalmadı.
Bir haber nöbeti vakti Samatya SSK önündeyim. Gecenin kör laciverdine inat acil kapısının ak aydınlık neon ışıkları şavkıyor. Girip "ne var, ne yok?" soracağım hastane polisine. Benden atik davranıyor polis memuru - Sami Baba'ya mı geldin abi? - Hııı?.. - Biz de sana haber etsek diye düşünüyorduk. - Ne oldu ki? - Haberin yok mu Sami Baba'dan? - Yoo!.. Kim o Sami Baba? - Sami Hazises. - Deme, ne oldu ona. Yoksa?.. - Yok yok telaşlanma. Canı sağdır şükür. Ama durumu kötü, düşüp kalçasını kırmış, serviste yatıyor.
NAKLETTİLER Az sonra odada yanındayım. Koğuş nizamı bir kocaman odaya koymuşlar onu. Komşu yataklarda kim varsa uyumuş. Bir tek o uyanık. Seviniyor beni görünce. Aradan 1 hafta geçiyor. Bu kez Bakırköy'de İncirli Hastanesi'nde ziyaretçisiyim. Haberi yayınlayınca o zamanki Bakırköy Belediye Başkanı Ahmet Bahadırlı ilgilenip buraya nakletmişti çünkü yorgun sanatçıyı.
GÜLÜP GEÇTİLER Ameliyatla protez bir kalça kemiği takılmış Sami Baba'ya. Yaşlılığın verdiği geçici bilinç kaybı da olduğu için bakımı çok zor bir hastaydı. Kendine geldiğinde çok agresif davranıyor. Doktorlara, hemşirelere ve yakınındakilere etmediği küfür, hakaret kalmamış ama gülüp geçiyor hepsi de. Kendine zarar vermesin diye ellerini yatağa bağlamışlardı, cız etti içim.
MÜJDE VAR Sonra günler geçti taburcu oldu hastaneden. Bir programıma şeref konuğu olarak çağırdım onu. Canlı yayında sıkıntılarını, yoksulluğunu, vefasızlık ve ilgisizlik kabusunda naçar kaldığını anlattı. 1 hafta sonraki yayında ise eski bir gazeteci dosttan, Ender Asman'dan bir telefon geldi. Asman 'muhteşem bir müjde' verdi.
SEYREDEN ETKİLENDİ Sonra olup bitene hem şaştık hem insan olduğumuza bir kez daha şükrettik. Çünkü çooook güzel bir gelişme oldu canlı yayın sırasında. Seyreden herkes öyle bir etkilendi ki; Hürriyet'in serdümeni Ertuğrul Özkök bile tüm köşesini bu olaya ayırdı. Gelin hem neler olup bittiğini hem de özgün yorumları az ötede Ertuğrul Abi'nin 5 Ağustos 1999 tarihli yazısından okuyalım.