Gün boyu iş ve şehir hayatının getirdiği yorgunluklar, sürekli bir yerlere yetişme çabası, kısa öğle tatillerine sıkıştırılmış sağlıksız besinler, toksin maddeler, hormonlu gıdalar... Evimize döndüğümüzde üzerimizdeki yorgunluk, akşam yemeği, televizyon karşısında dinlenme çabaları. Erken uyuyup bir sonraki güne dinlenmiş şekilde mi başlamalıyız, yoksa uykumuzdan fedakarlık edip evde geçirdiğimiz zamanın biraz daha keyfini mi çıkartmalıyız?

HUYSUZLUK ARTAR
Hayatımızın yaklaşık 3'te 1'i uykuda geçiyor. Uykuda, yorulan bedenimiz kendisini yeniliyor. Aldığımız bilgiler tekrar işleniyor. Her şeyimizle bir sonraki güne hazırlanıyoruz. Uykudan vazgeçilemez. Uyku muhtemelen, hava, su ve gıdadan sonra vücudumuzun ihtiyaç duyduğu en önemli şeydir. Sadece birkaç saatlik uykusuzluktan sonra bile, tepkiler yavaşlar, unutmak ve huysuzlaşma daha olası hale gelir. Uzun süreli uykusuzluklardan sonra insanlar halüsinasyonlar (olmayan şeyler) görmeye başlar. Sürekli yorgunluk hissi, kişiyi mutsuz eder. Eğer yeterli uyku alamazsanız iyi bir ebeveyn, iyi bir çalışan ya da iyi bir eş olmanız çok da mümkün değildir. Herkesin gecede yaklaşık olarak 8 saatlik bir uykuya ihtiyacı bulunmaktadır. Bu bir ortalamadır. Günde sadece 6 saat uyuyarak uykusuzluktan şikayet etmeyen çok az insan da vardır. Çoğu insan bir uyku bozukluğunun olduğunu fark etmez ya da fark etse de bunun normal olduğunu düşünür. Uyku bozukluğunuzun olup olmadığına karar vermek için kendinize şu soruları sormanız gerekir:

* Geceleri uykuya dalmada ya da uykuda kalmada zorlanıyor musunuz?

* Gün içinde uykulu oluyor musunuz?