Savaş Dinçel'i kaybetmiştik geçen kış. -Aralık'ı hiç sevmedim zaten. Kaldırımda yürüsündü Aralık.- ve içimde durur yazamamış, usta için bir iki cümle döktürememiş olmanın sıkıntısı. Geçen akşam evde "Dar Alanında Kısa Paslaşmalar" filmini izledim. Hacı adlı karaketeri canlandırıyordu Savaş Dinçel. Takımı sahada mücadele edecekti o yataktaydı, hastaydı. Şöyle diyordu kendisini ziyarete gelen ekibine; "Kendiniz için, sevdikleriniz için bir şey yapın. Anneniz için, sevgiliniz için olmadı arkadaşlarınız için olmadı; Benim için bir şey yapın; galip gelin" Takım sahaya çıktı ve rakibini sürklase etti o gün. Maç bittiğinde acı haber telefonla ulaştı futbol sahasına. Kulübün başkanı -Sezai Aydın- şöyle bir şey söylemişti telefonun diğer ucunda; "Hacı abi ölmüş! İşte şimdi yenildik!"
Bu cümle aklımın bir kenarında, içimin atlıkarıncasında dönenip durdu yıllarca. Şimdi Savaş ustayı kaybettiğimiz haberini aldığım güne döneyim. SabahBir uzun yolculuktan dönmüşüm -Deniz kenarına vuruyorum kendimi üşüten sabah serinliğinde- Martılar düşüyor üstümüze. Gökyüzü ve deniz birbirinin rengine geçmiş bize bakıyor. Şaşkın mıyız? Ustanın geldim-geliyorum diyen sonu yaklaştıkça biz kendi türkümüzü tutturmuş yürüyorduk; "Allı Turnam Bizim Ele Varırsan!" Bir Asmalımescit muhabbetinde uzaktan izlemiştim ustayı içli sesini dinleyip. Bir de Kale Çay Bahçesi'ndeRumelihisarı'nda -Burası eskiden yazlık sinemaymış. Çay bahçesi oluşu 1959'a rastlıyor. Üst kat 1960'da yazlık sinema yapılmış; Cennet Sineması. 1970'te de kapanmış.- İlk kitabım Mahallenin En Şık Abileri yeni çıkmış, ustayı görmek için yine oraya götürmüştüm bir heves. Usta İslam Çupi röportajını görüp çok tatlı bir anekdot aktarmıştı; Metin Oktay'la İslam Çupi vakitler bir geceyarısını geçince kibrit kutusunu top yapıp minyatür kale maç yapmışlar!"
Aykırı işleri gözleyip o işlerden bir hayat çıkarmak, belki çizgide ve rolde bir duruş tutturmak, bir yazar için kelimeyi kelimeye bağlamak ne ise usta da edayı tavra bağlamak aynı şeydi... Film vizyona girdikten bir zaman sonra Ekmek Teknesi dizisi başladı ve; işte baba budur!' dedim kendi kendime. Nusrettin Baba rolünü oynuyordu. Oynamıyor kendini çiziyordu baba. Ve ben onun şöyle düşündüğünü biliyordum her çorba içişinde kaşığı ağzına götürürken söylediğini varsaydığım cümleleri kurgulayıp; bu dünyanın adamı diilim! Ben bu dünyanın adamı diilim! Ben bu dünyanın adamı diilim!" Evet Nusret baba sen bu dünyanın adamı diildin!
Yakışmadı bu dünyaya çocuk yüzlü gülüşümüz. Geçmiş zaman oldu. İçlendim yine...