İstanbul Eyüp'te, 'güvercin besleme yüzünden tartıştığı bir kişiyi öldürüp, kulağını keserek anahtarlık yaptığı' öne sürülen şüpheli gözaltına alınmış. Bazen aklım duruyor olanlara. Üst geçitlerde tecavüz girişiminden tutun da 'gasp'a kadar her şey oldu bu memlekette.
Yaşlı teyzelere, barış için yollara düşmüş gelin kıyafetli kadınlara, kutlamamerasim için meydanlara giden yabancı turistlere taciztecavüz edildi. Düğünlerde asker uğurlamalarında, maç çıkışlarında birbirini vurdu bu millet. Trafik terörünü saymıyorum, atın ölümü arpadan olsun diyerek yaşadıkları bünye duyarsızlığını saymıyorum, nanoteknoloji alanındaki buluşu için kendisine ülkesinde yer bulamayan bilim çalışanlarını saymıyorum...
Dönelim baştaki cümleye ve olayı deşelim; İslambey Mahallesi Mektebi Sokak'taki gecekonduda yalnız yaşadığı belirtilen iki gariban gecekondu komşu arasında güvercin besleme yüzünden tartışma çıkmış. Biri diğerine "güvercin beslemek yerine düzgün bir işte çalışmasını" söylemiş. Büyük olasılıkla etine buduna bakmadan; 'Akıllı ol!' demiştir. Terzi kendi söküğünü dikememiş ya; o hesap. Tartışmışlar. Yetmemiş, kavga etmişler. Ne için? Kuş için! Efendim gariban gecekondu sakinlerinden biri diğerini yakalayıp odunla dövmüş. Yetmemiş Kızılderili çığlıklarıyla bıçağını çekmiş ve son darbeyi indirip kemerini; yok yok anahtarlığını süsleyecek kulağı dibinden kesmiş. Kanaviçe yapmış bıçağıyla sanatçı arkadaşım benim.
Korkunç. Sonra? Sıkı durun; kesilerek verniklenen ve kurumaya bırakılan sağ kulağı bulunmuş sonra. Uyarı alan kuş yetiştiricisi ince ruhlu gariban vatandaşımız; 'kuş boku yiyeceğine gir bir işte çalış!' diyen diğer garibankomşusunun kulağını dibinden kesmiş vernikleyip sanatsal formunu korumuş ve o sanat çalışmasını bir kullanım nesnesi olarak anahtarlığına takmış ve güvercin kulübesinin kapısına asmış.
Tam bir Kızılderili tarzı değil mi; 'Saçların kemerimi ve çadırımın kapısını süsleyecek!' Ben Kızılderili-kovboy çizgi romanlarıyla büyüdüm. O çizgi romanlar bir kulağın ömrünü yediydi. O bıçak-tabanca-tüfek çatışmalardan sonra bunları takip edenler ne yaparlar acaba diye düşünüyordum. O zamanlar böyle arıza durumlar olmamıştı. Kısmet bugüneymiş.
Eee hep derim; sanatsal tasarım ufku çok zengin bir milletiz, çoookk!