Kim ne derse desin.. Öncelikle bu coşkuyu ve mutluluğu buraya kadar yaşatan herkese helal olsun.. Sonuçta Avrupa'nın ilk dördüne adınızı yazdırdınız.. Terim ve öğrencilerine içtenlikle teşekkürler.. Tabii ki eksiği-gediği, sakatı-cezalısı çoktu A Milliler'in.. Ama değişmeyen taktik yüreklere kazınmıştı bir kere.. 13'te Kazım'ın şutu direkte patladığında Almanlar da anladı işin ciddiyetini. Çılgın Türkler ilk işareti vermişti. Ve 23'de golümüz geldi. Kazım'ın şutu direkten döndüğünde Uğur orada bitiyor ve tarihi yarı finalde Türkiye'yi öne geçiriyordu. Almanlar golü buldukları dakikaya kadar ortada yoktular. Milliler futbol kişiliklerini sahaya yansıtıyordu gerçekten. Şans piyango gibi deyimleri geçmiş maçlara bırakan bir görünüm vardı sahada gerçekten. Tüm bu satırları yazdıktan sonra 70'e kadar bekledim. Kendi kendime düşündüm ve "Sizin ne kadar emeğiniz varsa her yazılan zafer satırının altında basın emekçilerinin de bir damla da olsa alın terleri sizinle birlikte idi her daim.."dedim. Sizin yaşattıklarınızı kim 70'den sonra çöpe atabilirdi ki? Bunları düşünürken 79. dakikada Rüştü'nün hatası hiç de hak etmediğimiz bir golü kalemizde görmemize neden oldu.. Ardından büyük bir golcü olduğunu kanıtlayan Semih'in Sabri'nin nefis kesmesine sihirli dokunuşuyla yaşattığı sevinç eklendi. Mucize sözcükleri aranır oldu belki de sözlüklerde yeniden.. Bizim dakikalarımız dediğimiz anlarda bu kez veda golünü filelerinde gören bizler olduk.. Yine de bu gururu yaşatan herkese helal olsun ve teşekkürler...