Milli takımın başarısında İlahi Takdir'e de şükredip milletimize bu güzellikleri yaşatanları kutladığımız dünkü yazımızda yer alan mucize kelimesine takılmış bazı okurlar... "Bu çağda bu anlayış (!)" demeye getiriyorlar. Gayret, emek, alınteri, kollektif anlayış... Hepsi tamam da! İşin, manevi iklimi de çok önemli değil mi! Hangi millet inançsız yaşar. Kişilerin hayat anlayışları ve inançları değişebilse de milletlerin ki nesilden nesile akıp gider. Milli futbolcularımızı da bu şekilde değerlendirmek gerek. Kaldı ki, bizim bilebildiğimiz kadarıyla Türk vatandaşı olan Brezilyalı (Mehmet) Aurelio, anne tarafından Kıbrıs Türk'ü bildiğimiz İngiltere'den gelme Kazım'ın inançları da farklı! Belki, bizim bilmediğimiz daha başkaları da olabilir.
Buçağdabukafa! Dolayısıyla inanç önemlidir. Bu çerçevede de "Mucize" öne çıkar. Ve bu anlayışta, mucizeler de insanlık için çok önemli hale gelir. Takıntılı olmaya ve "Bu çağda bu kafa" gibi çok bilmişliğe de, polemik yapmaya da gerek yoktur. Yeri gelmişken çok yeni yaşanmış, ama 118 senelik bir mucizeyi de paylaşalım. Daha 2 hafta önce Cumhurbaşkanı Gül'ün Japonya gezisi olmuştu. Dikkatli okurlar hatırlayacaktır; o gezide yaşanan bir hadise gazete ve TV haberlerine de yansımıştı.
Japonlar'ınşahitolduğu Taaaa 1890 yılında Japonya'da batan Ertu ğrul Fırkateyni'nde 600 denizcimiz hayatını kaybetmişti. Osmanlı Padişahı 2'inci Abdülhamit'in Japon İmparatoru'na gönderdiği hediye ve nişanı yerine ulaştırdıktan sonra İstanbul'a dönüşünde fırtınaya tutularak batan fırkateynde şehit düşen 600 deniz subayımız anısına şehitlik yapılmıştı. Cumhurbaşkanı ve beraberindeki heyet bu şehitliği ziyaret ederken, Japonlar'ın beklediği ve hiç kuşku duymadığı mucizeye herkes yine şahit oldu. Türk heyetinin şehitliğe girmesiyle 26 derece sıcaklıkta yağmur çiselemeye başlamış ve çevredeki bütün Japonlar bekledikleri mucizeyi yine görmüştü.
Göktensüzülengözyaşları Gül ve heyettekilerin bilgilendirilmesi sırasında da şöyle denilmişti: "Biz Japonlar, bu şehitlikte hep mucizeler görürüz. 118 yıldır mucizelerden bir efsanemiz oldu. Ne zaman ziyaret için bir Türk gelir, mutlaka yağmur yağar. Biz, Türkler'in gelişiyle şehitlerin ağladığını düşünürüz. Yani, burada yatanların vatan hasretleri yüzünden, gözyaşlarının gökyüzünden düştüğüne inanırı." Efsane ve mucizeler böyledir. Millilerimizin galibiyetleri de bu açıdan mucize gibidir.