Milli Takımımız maça, orta saha ve savunmamızın göz bebekleri olan Aurelio ve Servet'ten yoksun başladı. Fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen maça iyi başladık ve iyi götürdük. İlk 45 dakikada Sabri'nin anormal pas hataları Nihat ve Tuncay gibi silahlarımızın fazla görünmemeleri, Arda'nın etkili olamaması istediğimiz varyasyonlarımızı engelleyen faktörlerdi. Bu arada Olic'in bomboş kaleye direkten topunu da seyrettik. Özellikle Sabri'nin kanadından gelen ve Hakan Balta tarafından bertaraf edilen akınları da izledik. İlk 45 dakikada Hamit'in etkili vurduğu şut dışında bir pozisyon bulamadık. Çünkü rakibimizin savunması uzun boylu futbolculardan oluşmakta. Ama biz ne yazık ki onlarla hava toplarında mücadele edebilecek bir forvet sıkıntısı yaşadığımız için fazla pozisyon bulamadık. Yerden ve ayaklara atılacak toplarla pozisyon bulmamız gerekirdi. Bunu da yapamadık. Bütün bu yapamadıklarımızın nedeni Hırvatistan'ın bizi son derece ciddiye almasıydı. Tuncay'ı iyi tanıyorum. İnanılmaz özverili bir çocuk. Yediği tekmeyi gördüm. Ayağında iki delik açıldı buna rağmen maça devam etti. Dün iyi oynamadığı da bir gerçek. Fakat Allah'tan Fatih Terim, Daum'un ve Zico'nun zamanında gördüklerini gördü de Semih'in ikinci çeyrekte oyuna girdiği zaman neler yaptığını anladı. İsviçre maçında belki anlayamadı ama ikinci yarıda oyuna girmiş ve bize hayat vermişti. Çek maçında oyun koydu 45 dakika sonra oyundan çıkardı. Dün akşam Hırvat maçında ikinci yarı oyuna soktu ve zafere koştu. İşte Semih'i anlamak budur. Bizim yıllardır anlatmak istediklerimizi anlayamayanlara duyurulur.