Ünlü 'Aile ve Evlilik Terapisti' İlkim Öz Tan; programların görücü usulüyle ilgisi olmadığını söyleyip eleştirirken; şöhret alanında uzmanlaşan Psikoterapist Çağlayan Öztürk, programlarda teşhirciliğin öne çıktığını savunuyor....
İlkim Öz Tan "Görücü usulü evlilik ile TV evliliği arasında çok büyük fark var. Biri, gerçek hayatın içinden, diğeri sanal ortamdan. TV evliliği ile ilgili söylenenlerin hepsi kişilerin savunma mekanizmaları. İnsanların çoğu, kendilerini yüzde 100 mutlu edecek şövalyeler ve prensesler arıyorlar. Ancak bu bir ütopyadan öteye gitmez. Mükemmel erkek, mükemmel kadın ve mükemmel evlilik diye bir şey yok. İnsanlar "hazır mutluluklara" konmak istiyorlar. Hani, hazır paket programlar gibi. Bir ilişkinin evliliğe gitmesi için karşı tarafı tanımak, sevgi dolu bir ilişkiye yatırım yapmak için emek ve çaba sarf etmek, buluşmak, yemeğe, sinemaya gitmek, fedakarlıkta bulunmak, aramak, sormak, kısacası yoğun bir çaba ve emek göstermek gerekir. Oysa ki TV programı, sipariş bir eş ve evliliktir. Yani çaba yok, emek yok, empati kurmak, sabretmek, hoşgörü yok...
Çağlayan Öztürk "Bu programların bu kadar talep görmesinin altındaki psikolojik nedenlerden en önemlisi; bilinçaltında var olan bastırılmışlığın karşımıza çıkması yani teşhircilik... Ancak kendini TV'de teşhir eden kişiler, karşısındaki kişilerin kendilerini teşhir etmelerinden de güç alıyorlar ve oradan aldıkları cesaretle hareket ediyorlar. Öte yandan TV'de her şeyin çok açık ve net olacağı düşüncesi var. Programlara katılanlar ile ilgili çok yoğun bir geçmiş araştırması olduğunu sanmıyorum. Ayrıca ruhların uyuşması konusunda en çok dikkat edilmesi gereken nokta; duygular adres tanımaz. Bu nedenle bu programları tanışmalara vesile olarak görmek ve tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Kişiler bir yandan da geçmişlerindeki başarısız beraberlik veya evliliklerini de kendi kafalarında tamir etmeye çalışıyorlar."