Bu günlerde hangi kanalı açsanız "hayırlı bir iş" için stüdyoları dolduranlarla karşılaşabilirsiniz. Reyting, şöhret, para peşinde olanlar bir yana evlenen çiftler ve televizyoncuların görüşleri aynı: 'Evliliğe güveni kalmayan Türk halkı güveni televizyoncularda arıyor.'.
Bir dönem Tülin'li Caner'li Semra Hanım'lı gözetleme evlerine girenler flört ederek evlenmek için yarışıyorlardı... Bol kavgalı, skandallı bu yarışmalar reyting dışında umulanı vermeyince ekranlardan çekildi. Ama ekranda evliliğe meraklı gündüz kuşağı izleyicisi, Flash TV'de bir program buldu kendine. Billur Aktürk'le sessiz sedasız başlayıp Esra Erol'la devam eden ve bir anda fenomene dönüşen Desti İzdivaç, reytinglerde yüksek izlenme oranıyla diğer kanalların ilgisini çekti. Önce programda parlayan sunucu Esra Erol başka bir kanala transfer oldu; programın adı 'Esra Erol'la İzdivaç' oldu. Ardından diğer kanallar kendi izdivaç programlarını yarattı... Bu arada Esra Erol'u paylaşamayan ve formatın başka bir kanala götürülmesine tepki gösteren eski kanal, sunucuyla mahkemelik oldu. RTÜK'e gelen şikayetlere rağmen Erol'la başlayan izdivaç furyası artarak devam ediyor. Son rakamlara göre; bu programlara katılmak için günde en az 4 bin başvuru yapılıyor. Ortaya çıkan tablo akıllara; 'Evlenmek için televizyona çıkmak isteyenler neden bu kadar fazla?' sorusunu getiriyor. Şan, şöhret, eğlence ve maddi çıkar mı yoksa gerçekten evlenmek mi? Ya da hepsi...
'İZDİVAÇ USULÜ' NASIL OLUYOR? Programların formatının temelinde; evlenmek isteyen konuk ve onu ekrandan gören talipler var. Evlenmek isteyen kişi yayında kendisini, hayatını, evlilikten neler beklediğini anlatıyor. Ardından sunucu ve stüdyodaki konuklarla sohbet başlıyor. Kimi zaman bu sohbet eleştirilere ve kavgalara kadar uzanıyor. Bazen evlenmek isteyen kişi ne istediğini bilmemekle, meşhur olmak için TV'ye çıkmakla ya da huysuz olmakla suçlanabiliyor. Bu arada evinde programı izlerken, evlenmek isteyen kişiye talip olanlar programın verdiği numarayı arayarak canlı yayına bağlanıyor. Canlı yayında evlenmek isteyen kişiyi beğendiğini söyleyerek kendisini tanıtıyor ve ortak noktaları keşfediyorlar. Kısa bir telefon görüşmesinin ardından "elektrik almışlarsa" buluşmaya karar veriyorlar. Telefonla bağlanan kişi ya da kişiler programa davet ediliyor ve yine canlı yayında tanıştırılıyorlar. Canlı yayındaki tanışmanın ardından birbirlerinden hoşlanırlarsa dışarıda görüşerek ailelerini de tanıştırıyorlar. İşte tam bu noktada program ekibi yani "postmodern görücüler" giriyor devreye. Görücü usulünde olduğu gibi çiftin buluşmalarını, ailelerin tanışmaları gibi aşamaları organize ve takip eden; iki tarafın geçmişlerini araştıran ve gelen ihbarları değerlendiren ekip, bir süre sonra iki tarafla ayrı ayrı buluşup kişilerin geçmişlerini, ailevi durumlarını anlatarak uyarılarda bulunuyor.
'TERAPİ YAPIYORUZ' 'Esra Erol'la İzdivaç' programının yönetmeni Ahmet Sarbay, bu programlarının popülerliğini insanların güven arayışına bağlıyor. Ekim ayından bu yana 16 çifti evlendirdiklerini belirten Sarbay, programa gerçekten evlenmek için gelenlerin güvence aradıklarını söyleyerek şunları anlatıyor: "Artan iletişim olanakları insanları birbirinden ruhen uzaklaştırdı. İnsanlar birbirlerinden uzaklaştıkları için evlenecek eş bulmakta zorlanıyorlar. Kimse birbirini tanımıyor, kimse kimseye güvenmiyor; ekrana çıkarken de güven arıyorlar. Televizyonda bilgilendirileceklerini biliyorlar. Kişi televizyona çıkıyorsa hakkında ihbarlar da geliyor. Biz bu ihbarları araştırıp, değerlendirip karşı tarafla onu kırmadan paylaşıyoruz. 'Bunu bil, ona göre karar ver' diyoruz. Evlenenleri de bırakmıyoruz, periyodik aralıkla arayıp durumlarını soruyoruz. Onlarla ayrı ayrı görüşüp adeta terapi yapıyoruz. Ailelerin anlaşmalarına dikkat ediyoruz, taraflardan birinde soru işaretleri varsa evliliği onaylamıyoruz. Sorumluluğunu taşıyoruz."