Gazete ve TV'ler ile dergi ve internet yayınlarında 27 Mayıs 1960 ihtilali anlatılıp hatırlanır her yıl bu dönemde... Herkes ideolojisi ve siyasi tercihine göre duruş sergiler. Kimine göre Adnan Menderes ile 2 arkadaşını idama kadar götürenler, kimine göre de dönemin DP (Demokrat Parti) iktidarındakiler suçludur! Siyasi tarihimizdeki duygu yüklü dramatik sahneleri ve ardındakilerle özdeşleşen 27 Mayıs'ta, çok önemli başka bir hadise daha vardır. Tarihimizde örneğine sıkça rastlanmasına rağmen şartları ve özelliği açısından diğerlerine pek benzemeyen başka bir siyasi cinayet de işlenmişti 27 Mayıs'ta.
Esrarengiz bir cinayetti 1960 ihtilalinden 20 yıl sonra, takvimlerin yine 27 Mayıs'ı, ama 1980'in 27 Mayıs'ını gösterdiği gün, Başkent Ankara'nın göbeğindeki Kavaklıdere semtinde (TBMM'ye 500 metre mesafede) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çok önemli bir bakanı öldürüldü. Akşamdan sonra saat 21.00 sularında Mercedes otomobiliyle evinin önüne yanaşmış, iner inmez, karanlığın içinde süzülen 2 kişinin otomatik silahlarını ateşlemesiyle kanlar içinde yere yığılarak son nefesini vermişti eski bakan... Arabadan inmeye fırsat bulamayan eşi ve oğlunun feryatları ortalığı yakarken 3.5 ay sonra gerçekleştirilecek 12 Eylül 1980 ihtilalinin "meşruiyetini hızlandıracak" sebeplerden olan eski bakanın kahpece öldürürülüşü, daha o an esrarengizleştirilmeye başlanmıştı. 27 Mayıs'ı dramatikleştirip siyaseti hazanlaştıran bu hadisedeki bakan, İstiklal mücadelemizin şeref madalyalı unutulmaz isimlerinden Mustafa Kemal'in de yakın arkadaşlarından Emin Sazak Bey'in oğlu Gün Sazak'tır.
Dışarıdan bakan olmuştu Merhum Alparslan Türkeş ile MHP'de siyasete atılmıştı. Milliyetçi Cephe diye anılan Demirel'in koalisyon hükümetinde, 16 milletvekili olan MHP de yer almıştı (Sonradan AP'li Ömer Çakıroğlu'nun ittihakı ile 17 vekil olmuştu). Türkeş, MHP'ye ait Gümrük-Tekel Bakanlığı'na milletvekili olmayan Gün Sazak'ı uygun görmüştü. Türkiye'nin o tarihte de en saygın ve önemli işadamlarından biri olan Gün Sazak, MHP'nin Genel Başkan Yardımcısı'ydı. Sağ-sol diye kutuplaştırılan Türkiye'de her gün 9-10 kişi terörle can veriyordu. Bugün etnik ırkçılık olarak karşımıza çıkan bölücü terör, o zamanlar da komünist hakimiyetin oyuncağı halinde ülkemizi parçalamaya çalışıyordu. Öyle bir ortamda bakan yapılan Sazak, ilk günden kadrolarını kurup bütün giriş-çıkışları, gümrük kapılarını kontrol altına aldı. Silahtan uyuşturucuya her türlü kaçakçılık ve kanunsuzluğun önüne geçti. Daha ilk ayında Gümrük ve Tekel Bakanlığı'nda her şey süt liman oldu.
Başarısı dilden dile yayıldı
MHP'nin karşısında olan, Türkeş'e muhalefet eden onurlu vatansever solcular bile Sazak'ı ve bakanlık dönemini "en itibarlı, başarılı ve dürüst dönem" ilan edip övmeye başladı. Alçak ve kahpe kurşunlarla dağ gibi devrilip ülkesi ve milleti için şehit düşen Sazak'ın bakanlık süresinin sadece ve sadece 5.5 ay olduğunu unutmayalım. Başarı için süre ve zaman kavramları ile kararlılığı yabana atmayalım. O büyük devlet ve mücadele adamının şehit edilişinin üzerinden 28 yıl geçti. Biliyor musunuz; katilleri bile hâlâ yakalanamadı ve karanlık cinayet tam olarak aydınlatılamadı. Karanlık dönemin bazı kesitlerini film ve belgesel yapıp devlete-millete kurşun sıkanları kahramanlaştıracak kadar masumlaştıranlar Sazak'ınki gibi cinayetleri hatırlamak bile istemiyor. Ayrıntı için; Bilgeoğuz Yayınları'ndan çıkan Oğuzhan Cengiz imzalı "Arşiv Belgelerinde Şehit Gün Sazak" adlı kitabı tavsiye ederiz.