Huzursuz aile ortamında yaşayan çocuklar sevgiden uzaklaşır. Dünyada tek güvendikleri insanların bile kavga ettiğini gören çocuklar hayattan kopabilir....
Çocuk dünyaya dair 2 inanışla doğar. Bunlardan birincisi "Annem ve babam birbirini seviyor" diğeri ise "Annem ve babam beni seviyor"dur. Bilinmezliklerle dolu dünyada sevgiye dair bu iki inanç çocuğun zorluklarda yalnız olmayacağı güvencesini verir. İçinde doğduğu aile ortamında beklediğini bulduğu takdirde huzurlu, sakin ve kendine güvenli bir birey olur.
İlk hayal kırıklığı... Çatışmalı bir ortamın içinde doğan bebekler sevgiye uzak kalır. Önce anne ve baba arasındaki bu tatsızlığı anlamlandırmakta güçlük çeker. Ana rahmindeki dingin, huzurlu yaşantısının hırpalayıcı dış dünya ortamına dönüşmesi yaşadığı ilk hayal kırıklığıdır. Bebek ne kadar küçük olursa olsun evdeki olumsuz atmosferi hisseder ve isyanını kendince huzursuzluk yaparak, ağlayarak gösterir. İlerleyen yaşlardaki tepki bu denli açık yaşanmayabilir. Bebeklik zamanı yolunda giden evlilik, ilk çocuklukta çalkalanmaya başlarsa çocuğun içine kapanması, anne ve babayla iletişim kurmayı reddetmesi görülebilir.
Suçluluk hissi Okul çağındaki çocuklarda ise evdeki çatışmalı ortam daha ağır sonuçlara varabilir. Çocuklar suçluluk hisleriyle evdeki çatışmanın sebebini kendisine bağlar. Bu yoğun olumsuz duygular onun gerçek dünyayla bağlarını kopartır.