Demiştim ki;
Süleymaniye Camii Külliyesi'nde tariheser hırsızlığından fuhşa kadar her türlü rezillik yaşanıyor. Caminin türbe bekçisi, yüzlerce yıllık mezar taşlarını sökmüş, atalarımızın mezarı üzerine domates, biber, karalahana ekmiş. Hem kendi iaşesini temin ediyor, hem de esnafa ucuz ucuz satıyor. Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesinin karşısına ahşap bir ev yapılmış. Türbenin bekçisi ailecek burada oturuyor.
Ancak, türbeyi korumakla görevli bekçi, gündüzleri Laleli'de bir konfeksiyoncuda çalışıyor. Ailesiyle türbelerin kenarına tuğladan barbekü kurmuşlar, cızbız keyfi yapıyorlar.
TİNERCİ YUVASI Külliyenin tarihi medresesi tinerci, şarapçı, gaspçıların yatağı olmuş. Süleymaniye Camii İmamı
'Buraya Nataşa getirip alem yapıyorlar' diyor. Külliyede vakıflara ait yüzden fazla dükkan var. Mimar Sinan'ın bu ölümsüz eserinin her bir odasına, bir imalathane kurulmuş. Dürümcüden hamamtası imalatçısına, tahta oyma havan yapımcısına kadar her türlü izbelik kol geziyor.
Tarihe mal olmuş bir avuç insanımızdan biri olan
Koca Mimar Sinan'ın türbesinin hali ise içler acısı. Önündeki çeşmenin muslukları kırık, içi çöple dolu. Türbenin yan kapısı planya tezgahlarına, öbür yanı ise bir bekar hanına açılıyor. Türbe duvarlarında kaçak Bangladeşli işçilerin soba boruları tütüyor, bahçeye kirli çarşafları asılıyor. Osmanlı'ya ilim, irfan ve ordu, saray hizmeti vermiş atalarımızın kemikleri üzerinde otoparklar, iş hanları, umumi tuvaletler kuruluyor.
Tarih göçüyor, yetkililer seyrediyor... GEÇMİŞ VE GELECEK Hatırlayanlar vardır. 6 yıl kadar önce
Mimar Sinan ve eserleriyle ilgili
Sabah'ta ve
A Takımı'nda yayınlanan haberde tarihimizin ve kültürümüzün nasıl adım adım yok edildiğini göstermiştim. Dünyanın sekizinci harikası sayılabilecek değerde olan
Süleymaniye Camii Şerifi'nde ve
Koca Mimar Sinan'ın türbesinde yaşanan rezaletleri işte böyle saymıştım bir bir.
"Peki sonra ne oldu?" diyenlere yanıt aşağıdaki yazıda.