Kanser ile şeker bağlantısı bir kısım terapilerle ortaya çıktı. Bunlardan biri 'Laetrile'dir. Kaşeksili hastaların yüzde 50'den fazlasında glükoneogenez sürecini durduran hidrazin sülfat, bunlardan bir diğeridir. Bugün, Minnesota Üniversitesi kemoterapi alanında bir 'akıllı bomba' üzerinde çalışmaktadır. Akıllı bomba diyebileceğimiz ilacın üzerinde bir kaplama vardır. İlaç, vücutta oksijensiz bir bölge ile karşı karşıya geldiğinde bu kaplamayı üzerinden atar. Kanseri yok etmek için kemoterapiyi serbest bırakır. Çünkü vücutta oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir. Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır. Kanserin ne sevdiğini bilen hasta, bunları yemekten kaçınır. Kanser, çiğ yiyeceklerdense pişmiş yiyecekleri sever. Pişirme işlemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir. Bir de kanserin şeker sevdiğini aklınızdan çıkartmayın. Şeker yerine tatlandırıcı kullanmak çözüm değil. Tatlandırıcıların da vücuda ciddi zararları olduğu, yapılan araştırmalarla kanıtlandı. Örneğin, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), sakarin içeren her türlü gıda maddesinin üzerine '"Sağlığa zararlıdır" ibaresinin konulmasını şart koştu. Aspartam ve sükraloz gibi diğer tatlandırıcılar da yan etkileri nedeniyle uzak durulması gerekenler arasında. Çılgınca şeker ve un tüketiliyor Aslında, Nobel Tıp Ödülü'nü alan Alman Otto Warburg yıllar önce (1931) kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden farklı bir metabolizmasının olduğunu (oksjenli metabolizma yerine oksijensiz metabolizma) ve şekerin kanserli hücreleri beslediğini göstermiştir. Aşırı şekerli gıdalar yemek, insülin direncine yani hiperinsülinizme yol açar. Hiperinsülinizm, insüline benzer büyüme faktörü (IGF) bağlayıcı protein -1 ve -2 (IGFBP-1 ve IGFBP-2) sentezini azaltarak serbest IGF-1 düzeyini artırır. Serbest IGF-1 hemen hemen bütün dokular için potent bir mitojeniktir. Yani hücre üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere neden olur. Son 2 yüzyıldır şeker tüketimi nasıl arttı? İngiltere'de 1815'te 5 kg civarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi, 1970'te 50 kg'ın üzerine çıkmıştır. 1970-2000 arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişlerdir. Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca şeker ve beyaz un kullanılmaktadır. (Devam edecek)