Sosyal Güvenlik Reformu: Geçmişte harcananın bedeli
Sosyal Güvenlik Reformu'ndaki değişiklikler Meclis'ten geçti. Peki ne oldu? Bir zamanlar siyasiler birkaç oy için bol keseden rüşvet dağıttılar. Zamanın seçmenleri de itiraz etmeden o rüşvetleri aldılar. Bu rüşvetlerden biri daha orta yaş sayılan yaşlara bile gelmeden emekli olmak idi. Hatta emekli olanlara teşvik primleri dahi verildi. O zaman siyasiler ne yaptıklarını, memleketin geleceğini kararttıklarını elbette biliyorlardı. Ama o rüşvetleri alan seçmenlerin bunu bilip bilmediklerinden emin değilim. Aldıkları rüşvet çocuklarının geleceğiydi. İşte şimdi çocuklar o zaman dağıtılan rüşvetlerin bedelini ödemeye başlıyor: Yükseltilen emeklilik yaşları, yükseltilen prim ödeme gün sayıları, düşürülen emekli aylıkları ve devamı... Sosyal Güvenlik Reformu ile sigortalıların lehine getirilen bir şey yok. Olamaz da. IMF razı olmaz. Çünkü muhtacız; o ister, bizimkiler yapar. Yoksa 3.4 milyar doları vermez. Bundan önceki değişiklikte daha kötü durumda olan bazı düzenlemeler biraz iyileştirildi. Allah gariban kulunu sevindirmek isterse önce eşeğini kaybettirir, sonra da buldururmuş. Daha önce bir yazımda 'Eşek bulundu ama kulakları yok' demiştim. Aynen öyle. Eski siyasilerin analara, babalara dağıttıklarını şimdi çocuklar ödemeye başlıyor, asıl ödeyecek olan ise torunlar. Ama şimdiki ana babalar da halen oy için dağıtılan yakacak, gıda ve benzeri şekildeki rüşvetleri alıyor ve oylarını buna göre veriyorlar. Oysa yedikleri verdikleri oyları değil, çocuklarının gelecekleri! Kim kimi suçlayacak? Ya da kim kimi suçlamalı? Bir taraftan geçmişteki hesapsızlığın bedelini ödüyoruz, bir taraftan geleceği ipotek altına alıyoruz. Bir toplum çocuklarına karşı nasıl bu kadar acımasız olabilir?