İnternetin meşhur ettiği 'Kalbime Gömerim O Zaman'ın sahibi Çağlayan, tahmin edilenin aksine babadan torpilli değil. Babasından gizli albüm yapan Çağlayan 'Miras değil alın teri' diyor.
Genç kızların yeni gözdesi Çağlayan'ın hayatında Simyacı kitabı çok önem taşıyor. Çağlayan hayatını işaretleri değerlendirerek yönlendiriyor.
Babası ünlü bir müzisyen ve müzik yapımcısıydı; sayısız sanatçıya albüm yaptı, meşhur etti. O da pop müzik yapmak için eğitim alıyor, sırasını bekliyordu. Babasıysa onun Karadeniz müziği yapmasını istiyordu. Türlü aksilikler onu müzikten uzaklaştırınca emlakçılık yapmaya başladı ama 4 ay boyunca tek bir ev bile kiralayamadı, satamadı. Emlakçılığı bıraktıran son olay; 1 yıl boyunca boş duran bir evi tam kiralayacakken ev sahibinin evi başkasına vermesi oldu. İsyan etti "Kalbime gömerim o zaman" dedi. Besteleyip arkadaşlarına dinlettiği şarkı çalınıp internete düşünce dinlenme rekorları kırdı. Hem üzüldü hem sevindi. Bu defa kader ona 'Şarkına sahip çık, müziğe dön' deyince kuzeni Okan Topaloğlu'yla bir olup babasından gizli gizli ilk maxi-single'ı 'Kalbime Gömerim O Zaman'ı hazırladı. Şarkıyı dinlettiği babası Mustafa Topaloğlu'ndan 'Bunu sen mi okudun? Aferin oğlum' cevabını alınca genç kızların yeni idol adayı Çağlayan Topaloğlu doğdu.
İLK ŞARKISINI ARABADA SÖYLEDİ
* Bugüne kadar neler yaptınız? Akademi İstanbul'da Batı Müziği eğitimi aldım, 4 sene. Lise zamanlarında çalışkan bir öğrenci değildim. Zar zor geçiyordum sınıfı, ama müzikte sınıfın en çalışkan ve başarılı öğrencilerinden biriydim mesela. Demek ki; insan severek yaptığı zaman çok daha güzel oluyor ve başarıyı daha iyi yaşıyorsunuz. Babam da sanatçı olduğu için ister istemez müzik aşinalığı oluyor. Ama bu kasaplık değil, bu mobilyacılık değil ki babadan oğula geçsin. Çalışmazsanız, yetenek yoksa o yeteneğin üstüne bir şey eklemezseniz her şey havada kalır. Hiç unutmam bir gün annem, ablam, eniştem, arabada gidiyoruz... Bir şarkı söyledim. O şarkı da Sezen Aksu'nun 'Vazgeçtim' adlı parçasıydı.. "Sen ne güzel şarkı söyledin" dediler. Orada aklıma düştü. Babam da küçüklüğümden beri bağlama çalmamı istiyordu. Bağlamayı kendi kendime öğrendim sonra piyano ve gitar çaldım.
'SAHNEDE OLMAK RÜYA GİBİ'
* Neden 26 yaşına kadar beklediz. Sonuçta babanız müzik yapımcısıydı ve size istediğiniz her an bir albüm yapabilirdi? Ben biraz kaderciyimdir. Oluruna bırakırım olayları. Çünkü bir şey olmayacaksa olmuyor, olucaksa da oluyor. Biraz kader biraz da olgunlaşma. Ama eğitim almak çok önemli bir şey... Sadece babamın ismiyle değil de kendi ismimle, yaptığım müzikle anılıp insanlara güzel şeyler vermek adına biraz daha bekledim.
* Hayatınız nasıl değişti? Eskiden sahne gerisindeydim ama şimdi sahnenin önündeyim. Babamlar ve amcamlarla bu işlerin içindeydim. Menejerlik, halkla ilişkiler, organizasyonlar yapıyordum zaman zaman. Ama sahne rüya gibi. Karşınızdaki insanların farklı bir bakışı vardır. Onlar sadece sizi sevdiği için bakar. O sevgi bakışı hiç bir şeye değişilmez.
O EVİ KİRALAYAMAYINCA...
* Başka bir iş yapmayı düşüdünüz mü? Evet. Bazı dönemler vardır. Kısır döngüler yaşıyorsunuz müzikte. Albüm yapmak istiyorsunuz problem çıkıyor, 'Olmayacak herhalde' diyorsunuz. Bir de kaderci olduğum için Simyacı kitabından çok etkilenmişimdir, orada anlatılan işaretler... Ben hayatın getirdiği işaretlere göre yönlendiriyorum kendimi. O sırada o işaretler "Müziği bırak" diyordu sanki. Ama sonra anlıyorsunuz ki hayat "Bekle! Biraz daha olgunlaş" diyor. O arada bir emlak ofisi açtım Etiler'de bir tane ev var. Benim hayatımda çok önemli bir rolü var o evin. Emlak işini bırakma nedenim bu olabilir. Benden önce 8 ay kiralanmamış çok güzel bir ev vardı. 8 aydır bekliyor, çok güzel bir ev, fiyatı da uygu. Herkesin tutmak isteyeceği bir ev. Bir müşteri bulduk, dedim ki; "Oh nihayet bir müşteri geldi." Müşteri evi çok beğendi ve annesine sorduktan sonra evi tutacağını, ertesi gün imza atacağını söyledi. Ben de ev sahibini aramadım, ertesi gün söyleyecektim. O 8 ay duran ev, 1 gün durmadı. Ev sahibini aradığımda "Ben o evi dün akşam verdim" demez mi? Bir akşam önce arayabilirdim ama aramadım, bir şey beni tuttu. Orada haykırdım, "Bu kadar da olmaz" dedim. O benim kopma noktamdır. Sonra bıraktım emlakçılığı. Babam gırgır geçiyordu "Oğlum emlak işi nereden çıktı?" diye, şimdi kendi emlak işi yapıyor.