- Öğrenci olman gereken yaşta Müjdat Gezen'in okulunda öğretmen oldun. 'Harika Çocuk' olduğun için mi yoksa baba arkadaşının torpili miydi bu? - Ben konservetuarı bitirmiş, yüksek lisans yapıyordum. Müjdat Abi dedi ki; "Sen okulunda bir şeyler anlatıyorsun madem, gel bizim okuldaki çocuklara da anlat onları." Yani oradaki gençler "hocam hocam" diyorlardı ama aslında öğretmenlik değil, deneysel tiyatro alanında bir takım kaptanlığıydı yaptığım. Diğer hocalar gibi ustalığını müfredat, plan program dahilinde birilerine aktaran kişi değildim.
- Yararı boldur bunun da... - Olmaz mı? Mesela 'Dondurmam Gaymak' filminde denediğim şeylerin çoğu oradan kaynaklanıyordu mesela. Dizilerde de çok yararını gördüm bunun.
AN GELİR - Bunca oyuncu, bunca dizi, parlamalar, patlamalar, yıkılmalar, yok olmalar. Yorumlasana durumu... - Tiyatro açısından umudum çok. Yeniden keşfediliyor tiyatronun gücü.
- Moda tabirle, "İn- Out" tabiriyle in mi oluyor yani? - Almanlar'ın daha güzel bir anlatımı vardır durumu. "Sanatta zamanın ruhu" derler. Bazen plastik sanatlar, bazen müzik, bazen tiyatronun ruhu uykuya yatar. Sonra an gelir, yeniden boy verir o sanat dalı.
- Nasıl uyandı zamanın ruhu tiyatroda? - İnsanların tekrardan, anlatmalara, dinleyişlere, paylaşmalara dönük zamanı geldi çünkü. Genel olarak kültürün yayılması da söz konusu bu dönem. Geçen hafta Antakya'daydım. Orada doğup büyümüş gençlerin oluşturduğu, çok da aklı başında işler yapan "A 77" diye yerli bir grup var mesela. Her yerde var bu. Şanlıurfa'da da var, Yozgat'ta da var
KİMLER DEPRESYONDA - Sinemada olsun, dizilerde olsun ünlenenler kadar ziyanı sebil olan oyuncular var. Bir bakıyoruz herkes tanıyor, göklere çıkarıyor. Sonra yok oluyorlar. Bunalıma sokmaz mı bu onları? Kitle halinde depresyona girmiş insanlar olacak mı yakında? - Gerçek oyuncular için değil o durum. Onlar elbette bir biçimde oyunculuğa devam eder, kendileriyle barışık yaşarlar. Oyuncu olmayıp, bir şekilde ünlenen ve sonradan yitirenler büyük sorun yaşayabilir tabii ki. Meşhurluk bir meslek değildir çünkü.
SİNEMA SEKTÖRÜ YOK - Sebep sinema ve televizyon sektörünün açmazları mı biraz da? - Abi ortada bu iki sektör var mı ki? Kurallar olmadan sektör mü olur? Ne çalışma koşulları, ne çalışma saatleri, ne diğer unsurlarda kural yok ki. Yapımcı için de kanallar için de rejisörler, senaristler, oyuncular, teknik ekipler için de kurallar yok henüz. Öyleyse sektör de yoktur.
- Vahşi bir çalışma sistemi kurallaşmak üzere... - Vahşi deyince oradan 'vahşi kapitalizm' geliyor bazılarının aklına. Bizde olan o da değil. Amerika'da var vahşi kapitalizm mesela. Ama orada kurallar tıkır tıkır işliyor. Hep söylüyorum, aynı anda 80 dizi çekiliyor. Yahu memlekette 80 yönetmen de yok, 80 adet şaryo da yok. Milyonlarca doların döndüğü işler yapılıyor, kurallar konmamış. Örgütlenecekler, oturup konuşacaklar. Kural koyulacak önce. - Dünyaya fısıldamak istediğin bir haykırış var mı? - Var, beş duyunuzla algılayamadığınız hiç bir şeye inanmayın.