Yarın 10 Nisan, Polis Bayramı... Adettendir, her yıl bugünlerde bir kısım medya ve sanatçıya bir haller olur. Hayatında karakol kapısından girip çay kahve içimi sohbet yapmamış kalem erbabından, yaşam boyu Emniyetçiler'e dudak bükmüş pek çok ünlü bay bayana kadar çok kişi, "teşkilata ne kadar hayranlık, sevgi saygı duyduğunu" yazar, çizer anlatır.
TIK ÇIKMIYOR Bu koftiden yakınlık gösterileri bir yana, kodaman ağızlar da "Emniyetçiler'e neler borçlu olduğumuzu" hamasi nutuklar içine paket ederek açıklarlar kamuoyuna. Ama onca övdükleri polis özverisinin maddi-manevi karşılığını vermeye gelince kapik koklatılmaz nedense.
'VATAN SAĞ OLSUN' Dikkat buyurduysanız, birkaç yazı gününde arkadaşımız Hicran Aygün kendisine gelen sızlanma mesajlarından seçmece yapıp iliştiriyor köşesine. Polisler memleketin her bir yanından feryat figan edip handiyse "abla" ilan ettikleri Hicran'a ne dertler, tasalar, ne büyük sıkıntılarını açıklıyor. Ama elhak hepsi de sonunda "Yine de helal olsun, vatan millet sağ olsun" diyorlar.
KALP-DAMAR VE ŞEKER Dert üstüne bir de ben dert eklemesi yapmayacağım bugün. Ama halihazırda görev yapmayan, yaş haddinden ya da malulen emekli olmuş amir-memur polislerin bir başka gerçeğine çevireceğim spot ışığını. Teşkilatta görevleri sona ermiş emekli polislerin yakalandığı meslek hastalıklarını sunacağım size. Tek tek yazarsam önceliği kalp, damar ve şeker hastalıkları alıyor.
ZOR ZANAAT Uzmanlar kaynağını, "aşırı stres ve sürekli ayakta durmaya" bağlıyor. Dahası siroz, sara, göz bozukluğu, katarakt, hepatit, kanser, ruh ve sinir hastalıkları da var... Nasıl, polislik gerçekten de zor zanaat değil mi?..