Maç öncesi golü erken yemekten korkuyordum. Korktuğum da başıma geldi. Daha maçın başında 1-0 geriye düşmek moralimizi bozdu. Chelsea, golü erken bulduktan sonra sahada bize fazla boş alan da bırakmadı. Pozisyon bulabileceğimiz bütün yolları kapattı. Biz de bu nedenle yakaladığımız ölü toplarda pozisyon yaratmaya çalıştık. Zaman zaman Alex'le onları açmaya çalıştık ama özellikle ilk yarıda fazla başarılı olamadık. Lugano'nun kaçırdığı bir pozisyon var ki sormayın... Bu pozisyonun golle sonuçlanması gerekirdi. Ancak Lugano çok iyi oynadı. Yerinde müdahaleleri ile bir çok Chelsea atağını kesti. İlk yarıda Fenerbahçe'nin sahada dizilişi bence doğru değildi. Zico mutlaka eski oyun düzenine dönmeliydi. Yani Deivid sağa geçmeli, Uğur solda oynamalıydı.
***
Solda Carlos'u aradık dün gece. Vederson o bölgede aksadı. Maldonado 2. yarıda yerini Kezman'a bırakana kadar yine al gülüm, ver gülüm görünümündeydi. Gökhan'ı beğendim. Her zamanki gibi çok koştu ve mücadele etti. 'Sevilla Panteri' milli kalecimiz Volkan, İstanbul'daki maçta olduğu gibi yine çok başarılıydı. UEFA Fenerbahçe'nin daha ileriye gitmesine izin vermedi... Çünkü sahada bir tetikçi vardı ve UEFA'nın istediğini yaptı. Çaldığı düdüklerle Fenerbahçe'yi öyle sindirdi ki Alman hakem Fandel'in bu tutumu bir anlamda maçın gidişatını da etkiledi. 75. dakikada gözünün önünde Lugano'nun şutunun kafayla dışarı atılmasına bile aut kararı verdi. Beni en çok mutlu eden ikinci yarıda ezilmeden tur ümidini son dakikaya taşıyan bir Fenerbahçe'nin sahada olmasıydı... Neticede F.Bahçe, maçın başında ve sonunda yediği gollerle Şampiyonlar Ligi'ne çeyrek finalde veda etti ama tetikçi bir hakeme rağmen İngiltere'de yıldızlar topluluğu Chelsea'ye futbol dersi verdi. Mücadelesi ve futboluyla alkışları haketti. Teşekkürler Fenerbahçe.