Başbakan ikidir "3 çocuk yapın" diye çağrıda bulundu.
İlk duyulduğunda kulağa pek hoş gelmiyor, yıllardır aile planlaması projeleriyle yoğrulmuş bir ülkede, ekonomik gerekçeler de eklendiğinde "Çocuk yapın" çağrısı şık durmuyor.
Ben Antalya'da Zekai Tarık Burak Hastanesi'nin buluşma günleri için bulunurken Başbakan Trabzon'da yine konuyu gündeme getirince, çoğunluğu çocuk doğumcu doktorlar ile bu konuyu konuşmadan edemedim.
Tabii işin siyasi kısmına doğal olarak girmek taraftarı değiller ama onlara Başbakan'ın sözlerinden bağımsız olarak bu çocuk yapma çağrısının ne anlama geldiğini sordum.
Aile planlaması çalışmaları acaba biraz abartılmış mıydı?
Gerçekten Başbakan'ın söylediği gibi Türkiye 2030'ların sonunda yaşlı bir nüfusa mı dönüşecekti?
Avrupa'nın bugün yaşadığı çıkmaz bizi mi bekliyordu?
Bu sorulara verilen genel cevaplar ne yazık ki hep "Evet" oldu.
Türkiye'nin batısı, doğurganlıkta belirgin bir düşüş yaşıyordu.
Ülkenin doğusu bu konuda hâlâ hızlıydı ama genel ortalamalarda bir yavaşlama söz konusu.
Geçmişte aile planlamasını en sert biçimde uygulamış Avrupa ülkeleri, bugün doğurganlığı artırabilmek için pek çok yöntem kullanıyorlar.
Ama nafile...
Yaşlanan nüfusa karşın alttan aynı derecede genç nüfus gelmediğinden, tüm gelişmiş ülkelerde sosyal güvenlik sistemleri çökme tehlikesi yaşıyor.
Daha da önemlisi hükümranlıkların devam etmesinde bile risk vardı.
Doktorların özellikle dikkat çektiği nokta, kariyer yapmaya yönelen eğitimli kadınlarımızdaki az çocuk yapma eğilim i ve doğurganlık yaşının yükselmesi.
Onlar nüfus artışında tam tersini düşünüyorlar, özellikle eğitimli kadınların çocuk yapmaları ve sağlam alt yapı ile büyüyen nesillerin ortaya çıkmasını şiddetle arzuluyorlar.
Başbakan tüm bu gerçekler ışığında "3 çocuk yapın" çağrısında bulunuyor.
Başbakan'a muhalefet etmeyi hayat gayesi haline getirmişlerin basındaki uzantılarının yorumu çok açık; Tayyip Erdoğan kendi ideolojik anlayışına göre toplumu şekillendirmeye çalışıyor.
Oysa Başbakan bu konuşmaları bir cami mimberinden yapmıyor, Diyanet İşleri Başkanlığı Genel Kurulu'ndan da söylemiyor; daha çok ekonomik içerikli programlarda ve sosyal güvenlik sorunları ile ilgili konuştuğunda dile getiriyor.
Diyor ki: "Hep övündüğümüz genç ve dinamik nüfusumuzu koruyalım."
Diyor ki: "Eğer hızımızı artırmazsak genç nüfusumuz yaşlı nüfusumuza bakamayacak hale gelecek."
Diyor ki: "Efendiler, yaşlılar gençlerden daha çok olacak."
Diyorlar ki: "İstatistiki bilgileri boşver, bu gerici Tayyip ne diyorsa yanlıştır."
Diyorlar ki: "Laik devlet varken bize hiçbir şey olmaz, ay sonunda maaşlarımız tıkır tıkır hesabımıza yatar."
Diyorlar ki: "Biz genciz, 10 yılda 10 milyon genç daha yaratırız. Lafla peynir gemisini yürütürüz."
Oysa tam da istenen şey şu, eğitimli insanların daha çok çocuk yapması ve daha nitelikli insanlar yetiştirmesi.
En basit bilimsel vasatta bile birleşmeyi reddeden bir yapıyla bu ülke nereye varacak?
Başbakan'a muhalefet etmenin yolu her söylediğine karşı çıkmak değil, bilimsel verilerle tezlerini çürütmek olmalı değil mi?