Siz hiç böyle bir tezat gördünüz mü bilmiyorum ama ben görmedim. Anlamakta da güçlük çekiyorum.
Günlerdir ortalığı toz duman götürüyor.
Başbakan Erdoğan, yedire yedire anlatıyor millete:
"Milli gelir 658 milyar dolara çıktı!"
Şu kadar büyüdük, şu kadar güçlendik, diye...
"Türkiye 1. lige çıktı" şeklinde...
***
Eyvallah da hiç kimse bize vatandaşın cebine ne girdiğini anlatmıyor.
Yani asıl soru şu değil mi?
Bütün bu güzelleşmeden, büyümeden ve güçlenmeden yurttaşa ne geliyor?
Derken...
Milliyet'te Güngör Uras, bu soruya cevabı yapıştırdı geçenlerde. Kendileri üzerinize afiyet, televole ekonomisti yazarlar gibi AKP'ye "asker yazılmamış" yazarlardandır.
Anlatıyor:
***
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'da 2007 artışı yüzde 12.9 olmuş. Ama cari fiyatlarla.
Sabit fiyatlarla bakınca, aynı artış yüzde 4.5'ta kalıyor.
Enflasyonu çıkartınca böyle oluyor yani...
***
Öte taraftan dolar kurunun düşmesi sebebiyle (rakamları şişirmesi de diyebilirsiniz) kişi başına milli gelirimiz 7 bin 500 dolardan, küüt diye 9 bin 333 dolara çıkıvermiş.
Hükümet bununla şişinip duruyor.
Ve fakat reel milli gelir artışına geldiğiniz zaman durum şöyle:
Genelde yüzde 25 kadar artmış görünen milli gelir, sabit fiyatlarla ancak yüzde 4.5 artmış idi ya hani, bu sürede nüfusumuzda bir miktar arttığı cihetle, bölüp çarptığınız vakit, kişi başına reel milli gelir artışı kaç çıkıyor biliyor musunuz?
Yüzde 3.3 ancak.
Bozdur bozdur harca.
***
Bu durumda benim gibi düşünen ve hisseden insanları hasta eden iki nokta tebarüz ediyor ne yazık:
Birincisi, hükümet çevrelerinin, bile bile genel büyüme rakamlarını bağırıp çağırırken, kişisel gelir artışından hiç dem vurmaması.
Bunu, "politikacı ve iktidarcı" oldukları için normal karşılıyorum. Bize gerçekleri apaçık anlatmalarını beklemiyorum, tamam.
Ama sözkonusu gerçekleri vatandaşa anlatan gazeteci sayısı neden bu kadar azaldı?
Bu normal bir şey mi?
Bir gazeteci, halka gerçekleri anlatmıyorsa, büyük çoğunluğun derdi AKP ve iktidar haline gelmiş, getirilmişse, demokrasi diye diye ülkede düpedüz bir tek parti diktasını, tek adamlığı hedefliyor ve destekliyorlarsa...
Bunlara gazeteci denebilir mi?
Hani, gazetecilik halka gerçekleri ve doğruları anlatmak işiydi?
Utanmazlığın adı gazetecilik olmuş da haberimiz yok, ezcümle!