Chelsea maçını seyretmeye sadece İngiliz taraftarlar değil, İngiltere'de yaşayan Türkler'den de pek çok Fenerbahçeli geldi. Aralarında çokça arkadaşım da var bu gelenlerin. Aradılar, buluştuk, eski günleri andık.
LONDRA GÜNLERİ "Nereden bu dostluklar?" derseniz, 80'li yılların başında uzunca bir dönem İngiltere'de gazetecilik yaptım. Tercüman ve Bulvar gazeteleri ile o zamanın sıkı dergisi Yankı'nın temsilcisiydim Londra'da. İşimizin ağırlığı Almanya baskılarına gurbetçi haberleri yetiştirmek olduğu için Türkler'in yoğun yaşadığı kuzey Londra'da ev tutmuştum.
ŞAŞIRTICI Türkiye'den gelenler de çoktu ama oradaki Türk nüfusun ağırlığı Kıbrıslı soydaşlarımızdaydı. Bilenler bilir. Kıbrıslılar çok sevimli konuşurlar Türkçe'yi. Bazı sözcükleri bizim anladığımız manada kullanmazlar, yeni duyana şaşırtıcı gelir bazı cümleleri o yüzden.
'ARAYCAM SENİ' Kıbrıslı arkadaşınla buluşacaksan
"Gel beni evden al" dersin, o
"Tamam ben seni ararım" yanıtını verir.
"Arama arkadaşım, eve gel al" diyecek olursun yineler:
"Oldu be gardaş, araycam seni evden." Sonradan öğrenirsin ki
"aramak" dedikleri zaten
"gelip almak" anlamındadır. Yine bunun gibi, mesela
acı bibere sıcak biber demelerinden de 10 türlü hoş diyaloglar çıkar.
YADIRGAYINCA Kıbrıslılar'ın en sevdiğim cümleleri ise "pardon"la kurulanlarıdır. Onlar
"pardon"u özür dileme anlamında değil, hayret etme, şaşırma, yadırgama biraz da hakir görme anlamı yükleyerek kullanır.
İTİRAZ EDERKEN Diyelim ki hakem maçı kötü yönetti, laf
"Pardon hakeme!" şeklinde gelir. Ya da diyelim ki bir yerde yenildi, içildi, sonunda da beklenenden ağır bir hesap geldi masaya.
Kıbrıslı evirir, çevirir, inceler ve sonunda elindeki hesap pusulasını sallayıp çevreye hayretini ve itirazını belirtir:
"Pardon böyle hesaba be gardaş!.." OKUYUN HELE Bu sözcüğün memleket dahilinde olup bitenlere ne kadar da uyaroğlu olduğunu görmekteyiz nicedir. Aşağıya bununla ilgili bir sitem yazısı yazıyorum. Bakalım okuyunca hak verecek misiniz?