Yazıya başlamadan önce Saklambaç'tan arkadaşımız Beril Özcan'ı, Cumartesi günü yaptığı "Anne Cinayetleri" araştırması için kutluyorum. Herkesin okuması gereken bir haber olmuş. Okuyun da utanın!
Son 1 ayda 4 çocuk annesini öldürdü! Hepsi bıçak kullanarak ve hepsi gördüklerini söyledikleri aile içi baskıyı sebep göstererek. İkisi annesinin boğazını kesti, diğer ikisi ondan fazla yerinden bıçakladı. Seri katil yapmaz bu işi dedirtecek vahşilikte cinayetler üst üste gelince, tehlike sinyallerinin sesini duymaya başladık. Şükürler olsun!
İş hukuka intikal ettiği için, cinayetlerin içeriğini konuşacak değiliz. Zaten mahkemeler, bu inanılmaz suçu işleyenlere gereken cezayı verecektir. Bizim derdimiz, bütün bunların neden olduğuyla ilgili!
TİTRİYORUZ İnsanın insanı öldürmesini aklı başında kimsenin makul bir sebebe bağlamasına imkan olmamakla birlikte; aşk, töre, mal paylaşımı ve benzeri cinayetleri anlamaya çalışıyorduk. Hadi karı koca arasındaki namus cinayetleri de karşımıza çıktığında, içimiz yansa da sessizliğimizi muhafaza edebiliyorduk. Ancak iş anneye gelince, insanın eli ayağı titriyor.
İNANILIR GİBİ DEĞİL Düşünsenize, sizi karnında taşıyan, altınızı temizleyen, üstünüzü yıkayan, okul yollarında peşinizden koşturan annenizin boğazına dayadığınız bıçakla onu öldürüyorsunuz. İnanılacak mesele değil.
Bir ay içerisinde tanık olduğumuz 4 bıçaklı anne cinayetinin ortak bir sebebi var; aile içerisinde yaşanan sevgisizlik ortamı...
Yine bu cinayetlerin ortak özelliklerinden birisi de, ayrılmış anne ve babalar! Çocuk bir tarafı eksik ortamı, yuva kabul ederek sağlıklı büyüyemiyor. Psikolojik sorunlarla boğuşuyor, normalde sıradan kabul edilebilecek sorunları büyüterek, içinde sakladığı katili sonunda toplumla tanıştırıyor.
BU BİR VAHŞET! Aile dediğimiz toplumun en temel parçasında, birlikte yaşamanın getirdiği stresten kaynaklanan; azarlama da, horlama da, aşağılama da zaman zaman olabilir. Ancak hemen ardından sevgi, şefkat ve merhamet gelince, bütün bunlar ağır hasarlar bırakmadan unutulur gider. Aile ortamı yeterince güven verici olamayınca, aileyi oluşturan temel taşlardan birisi, kendisini bu ortamdan dışarı çıkarınca, yaşananlar beklenenin ötesinde vahşetlere sebep olabiliyor.
Çocuklarımıza kıymaya hiç birimizin hakkı yok. Başbakan Erdoğan'ın, '3 çocuk yapın' uyarısına ateş püskürenlerden, sayısı çığ gibi büyüyen boşanmalara tepki göstermelerini beklerdim.
Birilerinin aile yapısının hızla bozulduğu düzene karşı, gerçekçi tedbirler almasının zamanı gelmedi mi sizce de?
SON VERİLMELİ... Bu artık Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı mı olur, yoksa uygulamaktan utandırıldığımız; örf, adet ve geleneklerimize tekrar geri dönmek için toplum mu alarma geçer bilemiyorum!
Gördüğüm, ahlakıyla övündüğümüz toplum, elimizden kayıp gidiyor ve biz bunu görmemize rağmen, bizi biz yapan değerlere karşı yürüttüğüz savaşa, bir türlü son veremiyoruz.