Avrupa dershanecileri, Atina'da düzenlenen sempozyumda bir araya geldi. Yunanistan Dershaneciler Birliği'nin evsahipliğini yaptığı toplantıya; Almanya, Fransa, İspanya, İsviçre, Kıbrıs Rum kesiminden dershanecilerin yanında Türkiye'den de TÖDER üyesi dershaneciler katıldı.
Bu sempozyum, Türk dershaneciliğindeki büyüme ve gelişmeyi de sergiledi. Sayı olarak 4 bine ulaşılmış olmanın yanında, nitelik olarak da oldukça güçlü bir gelişme kaydedildi. Türkiye genelinde şubeler açan, her biri 100 bin öğrenciye ulaşan dershaneler zinciriyle, yılda 1.5 milyar YTL'lik bir sektör oluşturuldu.
***
Ülkemizde eskiden beri dershaneciliğe "eğitimde fırsat eşitsizliği" yarattığı gerekçesiyle karşı bir grup olmuştur. Bugün de var. Ben tam tersine, dershaneciliğin eğitimde fırsat eşitliğine katkı sağladığını düşünüyorum. Şöyle ki: önceden ÖSS ve OKS'de başarı, ağırlıklı olarak İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyükşehirlerimizde olurdu. Bugün, kurumsallaşmış dershanelerin ülkemizin her yerinde şubeler açmasıyla, artık başarı ülkemizin her yerinden çıkıyor. Ayrıca bu kurumlar hatırı sayılır burslar veriyor. Şimdi yanlış bunun neresinde?
***
Artık dünyada ölçme ve değerlendirmeye dayalı bir eğitime gidildiği ortada. Ülkemizde de büyük kurumlar bu alana yatırım yapıyor. Devlet okullarında bilgileri ölçüp değerlendirecek olanaklar yetersizse, bu bağlamda, özel okul ve dershanelerin katkılarından yararlanmak zorundayız.
Bu yıl 6., 7. ve 8. sınıflarda Seviye Belirleme Sınavları (SBS) uygulamaya konuldu. Kamuoyu bunu OKS'nin yerine konulan sınav olarak algıladı. Oysa SBS'nin amacı, adı üstünde "seviye belirlemek"tir. Öğrenci öğreniyor mu? Öğretmen ve okul ne derece başarılı? Bunları görmek, iyileştirmeye yönelik yol göstermektir. Sınavlardaki bu değişiklikle, dershanelerin programları da değişti. Artık strateji, doğrudan sınav kazandırmak değil zayıf dersleri takviye etmeye yönelikti. Eğitimde artık tabular yıkıldı. Gerçekçi bakıldığında, girmesi zor 2 lise kaldı. Galatasaray ve İstanbul Lisesi. Diğer liselere girmek için iyi bir ilköğretim eğitimi yeterli olabilmektedir.
Demem o ki, OKS koşuşturmasından artık vazgeçilmelidir.Veliler, dershaneleri sınav kazandırma merkezi olarak değil, her seviyede eksik dersleri takviye merkezi olarak görmelidir. Gerçekleri görebildiğimiz zaman, çocuklarımızın önünü daha net görürüz.