Daha önce anlattığımız tüm yöntemlerden geçtikten sonra hastada hâlâ gebelik oluşmamışsa, tüp bebek yöntemine başvuruyoruz. Hasta ilk müracatında 38 yaş ve üzerindeyse, tüpleri tıkalıysa ve ameliyata rağmen bu durum değişmiyorsa, erkekte sperm sayıları sıfırsa, bu hastalar diğer yöntemler denenmeden tüp bebek programına alınır. Tüp bebek yönteminde kadına dışarıdan verdiğimiz birtakım hormon içeren ilaçlarla yumurtalar oluşturuluyor, bu yumurtalar büyütülüyor, olgunlaştırılıyor, sayıları artılıyor sonrasında anestezi altında ve ultrason eşliğinde yumurtalar toplanıyor. Daha sonra bu yumurtalar labarotuvar ortamına alınıyor. Aynı gün erkekten alınan spermlerle (normal yolla veya cerrahi yolla olabilir) kadından alınan yumurtalar mikroenjeksiyon yöntemiyle birleştiriliyor. O yumurtaların döllenmesini sağlanıp 2, 3, 5 gün sonra da anne rahmine transfer ediliyor. Transferden 12 gün sonra hastada gebelik oluşup oluşmadığını anlamak için test yapılıyor.

KİMLER BAŞVURABİLİR?
Tüpleri kapalı, ağır hasarlı ya da tüpleri alınmış hastalar, sperm problemi olanlar, ileri evre endometriozis, daha önce geçirilmiş karın içi ameliyatlar nedeniyle karın içi yapışıklıkları olan hastalar ve tanı konamamış kısırlık problemi olanlar başvurabilir. Ciddi tıbbi rahatsızlığı olan hastalarla, gebeliğin zararlı olduğu hastalar bu programa alınmamalıdır.

BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
Kadının yaşı, erkek spermi ile ilgili bazı faktörler, hormonal nedenler, üreme organları dışında bazı özel hastalıklar, geçirilmiş eski hastalıklar, daha önce gebelik olup olmadığı ve düşük olması tüp bebekte başarıyı etkileyen faktörlerdir.

EN ÖNEMLİ AŞAMA...
En önemli aşama yumurtaların uyarılma ve takip işlemi ile yumurta toplama zamanının belirlenmesidir. Hastalar enjeksiyonlarını kendileri yaptığından, herhangi bir yanlışlığa meydan vermemek için çok iyi tarif edilmelidir. Özellikle yumurta toplama işlemi son iğneden sonra 35-36. saatlerde mutlaka yapılması gerektiğinden bu iğne için belirlenen zamana çok dikkat edilmelidir.

STRES ÖNEMLİ FAKTÖR
Çocuk sahibi olmak isteyen hastalar zaman ilerledikçe derin bir endişe ve hüzün duymaktadırlar. Yapılan çalışmalar bu hastalardaki endişe düzeylerinin kanserli hastalara yakın olduğunu göstermiştir. Stres katsayısı yükseldikçe hastanın gebe kalma şansı da azalır. Olumsuz sonuçlar ise depresyon, kızgınlık, cinsel ilişkilerde aksama ve evliliğin devamında zorluklar yaşanmasına yol açabilecektir. Bu aşamalara gelmeden psikolojik danışmanlık ruhsal travmayı önleyebilecektir.