Anadolu Sağlık Merkezi (ASM) İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Birsel Kavaklı; çocukların da yorulabileceğini, onlardaki yorgunluğun da hastalık habercisi olabileceğini söyledi. Bu konuda ailelere büyük iş düştüğünü, çocukların yorgunluğunu ailenin fark etmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kavaklı, "Aile bunu, akranlarıyla oyun oynarken top koşturmada geri kalması veya oyun oynamak istememesinden anlayabilir" dedi. Prof. Dr. Kavaklı, şöyle devam etti: "Aileler, bu çocukları 'uslu' olarak nitelendirebilir. Çocuk TV seyreder, bilgisayarda oyun oynar, sürekli yatar, yani yeterince hareket etmez, efor harcamaz. Beslenmesi de gazlı içecek, hamburger ve patates kızartmasından oluşunca obezite kaçınılmaz oluyor, beraberinde Tip 2 şeker hastalığı ortaya çıkıyor. Bu da yorgunluğa, halsizliğe yol açıyor. Çocuk dediğimiz yaşının gerektirdiği aktiviteleri yapabilmeli, koşup oynayabilmeli. Ama ne yazık ki, günümüz çocukları apartmana hapsoluyorlar. Önlerine de bol karbonhidratlı yiyecekleri koyduğumuz zaman çocukların metabolizması bozuluyor. Bu da yorgunluğu kaçınılmaz kılıyor." Özellikle demir eksikliği gibi kansızlığa yol açabilen parazitlerin yorgunluğa yol açabileceği belirtiliyor. Çocukları yorgunluktan korumak için ise, günde en az 10 saat uyuması, her sabah aynı saatte uyandırılması, yatak odasında TV, bilgisayar, telefon bulundurulmaması, yemek vakitlerinin düzenli olması, çay, kahve, kakao ve asitli içecekler verilmemesi ve bol bol spor yapması tavsiye ediliyor.