AKP'nin kapatılması
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından AKP'nin kapatılması için açılan dava, gündeme bomba gibi düştü. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da büyük yankı uyandıran kapatılma davası, demokrasimizi de yeniden tartışmaya açtı. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın; Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın açtığı dava, aslında sürpriz de olmadı! AKP ve yandaşları ile meseleyi siyaseten değerlendirenler ne derse desin; bu dava uzun zamandır "Geliyorum" diyordu. Hiç kimse üzerine alınmadığı veya güç gösterisi ile aldırış etmediği için bugünlere gelindi. İşlerine geldiğinde "Bağımsız yargı var. Türkiye hukuk devleti" diyenler, tersine durumlarda da demokrasi ve hukukun tartışıldığı ortama katkıda bulundular. Pervasızca konuşup şımarıkça ve kontrolsüzce hareket ettiler.
Herkesdikkatliolmalı Davanın açılmasından sonraki gelişmeler de maalesef tansiyonu değiştirecek şekilde olmadı. Bilakis, gerilimi arttıracak ve tartışmaları yoğunlaştıracak ağırlıktaydı. Mesela, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın değerlendirmesindeki bir cümle çok anlamlıydı. Siyasetin tecrübeli ismi, üstelik hukukçu kimliğine de sahip olan AKP'nin soldan gelme bakanı "Türkiye'nin ileri gitmesini istemeyenler önemli yerlere sızmışlar" dedi. Başlı başına bu cümle bile yeniliryutulur gibi değil. Bakan Bey kimi kastediyorsa veya kimler bu cümleyi üzerlerine alınıyorsa, "ileri"nin tersi "gericilik"ten ve "sızma" tespitlerinden ötürü yeni bir dert daha çıkabilir. Dolayısıyla siyaset tahammül rejimidir. Siyasetçiler de buna göre davranıp anayasal ve yasal sınırlara dikkat ederek değerlendirme yapmalıdır. Nasıl ki şeri bir meselede "Bakalım, kitap ne diyor?" diye Kur'anı Kerim'e, Kütüp'ü Sitte'ye vs. bakılıp başvurulur; Türkiye'nin dünyevi işlerinde de (demokratik her ülkede olduğu gibi) yasalara ve Anayasa'ya müracaat edilir. Yargıtay Başsavcısı da (kendine göre) delillerini elde ederek gerekçeleriyle bu yolu açtı. AKP'nin laiklik anlayışını yasa ve Anayasa ile çelişkili buldu. Anayasa Mahkemesi'ne başvurup kapatılmasını istedi.
Başsavcıister,kararmahkemenin Artık sabırla bekleyip sonucuna razı olmak zorundayız. Teşbihte hata olur mu (taktire sunarız) ama, Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, görev nöbetini devraldığı önceki meslektaşı Nuri Ok ile Anayasa Mahkemesi'nde birçok dava için yer almıştı. AKP'nin ısrarlarıyla oluşan soruşturma komisyonları ile Yüce Divan'a gönderilen birçok siyasetçi için çeşitli suçlamalarla ağır cezalar talep etmişlerdi. Bunlardan biri için de tam 217 sene hapis cezası istenmesine rağmen Yüce Divan'ın kararı, Başsavcı'nın tersine oy birliği ile 110 çıkmıştı. O günlerde gazete manşetlerinden inmeyen ve şimdi AKP'nin kapatılması isteği gibi gündeme bomba misali düşen Anayasa Mahkemesi'ndeki Yüce Divan'ın 3 davadan da ayrı ayrı beraat ettirip hüküm verdiği kişi Bayındırlık eski Bakanı Koray Aydın'dı. Başsavcı'nın 217 sene ceza talebine rağmen, Yüce Divan tarihinin oybirliği ile beraat etmiş tek bakanı Koray Aydın'ın başı bugün nasıl dik ise aynı Yalçınkaya'nın kapatılmasını talep ettiği AKP'de kendini anlatıp haklılığını ispat edebilir. Bu süreç bile laiklik ve demokrasi adına AKP için şans olabilir.