Sofralarımızın vazgeçilmez lezzeti turşunun tarihi M.Ö. 7 binli yıllara dayanıyor. Anadolu'daki en leziz turşular ise Bursa'nın Gedelek Köyü'nde kuruluyor.
Binlerce yıllık Anadolu tarihi, tadı damağımızda bırakan kültürlere de ev sahipliği yapıyor... Kuru fasulyenin kadim dostu olan bol çeşnili turşular da bu leziz kültürün tam ortasında yer alıyor... Keleğinden beyaz lahanasına, patlıcanından sarımsağına kadar her türlü muhteşem besin, tuzlu limonlu suyun içinde başka bir ahenge bürünüp midemize o unutulmaz keyfi yaşatıyor... İşte Türk'ün vazgeçilmez tadı olan turşunun o enfes yolculuğu... Tarihte turşunun adı ilk olarak Millat'tan 7 bin yıl öncelerine kadar gidiyor. Ancak bu zaman yolculuğunda turşunun adresi, Halil İbrahim sofları yani Anadolu olarak karşımıza çıkıyor. Orta Asya'dan göçle birlikte turşu da göç ediyor Türk topraklarına... Bazı kaynaklarda Türkler'in Orta Asya'da birkaç çeşit sebze ile yetindiği belirtilirken, bereketli Anadolu toprakları limon ve tuza birbirinden farklı yüzlerce tat sunuyor. İstanbul'un fethi ile birlikte turşu da fethediyor Osmanlı mutfağını... Kilerlerde özel küplerin içine kurulan turşular, için özel personel bir yetiştiriliyor. İşin sırrını, bir tek o görevli biliyor. Geleneksel Türk mutfağında yapılan yemek çeşitleri ilk kez 1844 yılında Mehmet Kamil tarafından Melceü't-Tabbâhin adıyla basılan yemek kitabında bir arada görülüyor. Sayfa kenarlarında turşu, salata ve tarator tarifleri yer alıyor. Diğer bir yemek kitabı da 18. yüzyılda M. Nejat Sefercioğlu tarafından hazırlanmış "Yemek Risalesi". Kitapta pek çok yemek tarifinin yanında tatlı, turşu çeşitleri de veriliyor. Bu uzun yolculuğun modern yüzyılda mola verdiği yerlerden biri ise Bursa. Bursa'nın şifalı sularıyla ünlü Gedelek Köyü'nde, yüzlerce ürünün turşusu yapılıyor...