Mehmet Gül
Beklenmedik zamanda kaybettik Bozok Yaylası'nın boyuna-posuna, sözünegözüne, beynine-gönlüne özel yiğidini... Yaşı 60'a dayansa da; heybetli duruşu, vatan ve millet konularındaki fikri haysiyet ve asabiyeti ile 18-20'li yaşlardaki gibi kanlı, canlı ve heyecanlıydı. Yakalandığı rahatsızlık sonucu, birkaç ay önce karaciğer nakli geçirmişti. Doktorları ile ülküdaşlarına minnet duygularını sıralarken, "Çok iyiyim. Yeni bir hayata başladım. 4 aylık ömrümüzün kaldığını söylüyorlardı. Ama, kilometreyi sıfırlayıp yeni bir defter açtık işte" diye şakalaşıyordu.
Milliyetçiliğisuçgösteriyorlar Türkiye'deki gazete ve dergiler ile televizyon ve radyolar, tamamına yakını enternasyonal işbirlikçilerin kontrolünde olduğundan milliyetçilere prim vermezler! Dinsizi, dincisi, sağcı ve solcu geçinenlerin alayı birden ya enternasyonal olmaları (dış dünya ile bağlantılı) ya da doğrudan işbirlikçilikleri sebebiyle, vatanseverlere düşmanlık ederler. Bu tespit ve görüşlerimizin doğruluğunu test etmek de çok kolaydır. Bakın etrafınıza, ve seyredin olan-biteni... Bu ülkeye küfredeni, sövüp sayanı, milleti bölüp-parçalayanı, soyup-soğana çevireni, arsızı-hırsızı, yalancıyı-dolandırıcıyı, hülasa pislik ve namussuzluk adına ne varsa hepsini yapanları, ya hoşgörenlere ya demokrasiyi öne sürüp hak verenlere ya da örtülü şekilde arka çıkanlara rastlarsınız. TV'lerdeki dizilerde, sinemalardaki filmlerde de görüyoruz ya... Devleti yıkmak, milleti halklara bölmek isteyen dünün anarşistleri (Şimdiki teröristlerden farkları ne?), milletimize kahraman gibi gösteriliyor. Devletin güvenlik kuvvetleri, adalet ve hukuk camiası ile diğer organları katil konumuna getiriliyor.
CenazeyarınFatih'te Eğer bir aksilik olmaz da cenazesi getirilebilir ise aziz naaşı yarın İstanbul'da, öğle namazını müteakip Fatih Camii'nden kaldırılacak olan Mehmet Gül ve mücadele arkadaşları ile bizim nesiller, o acı dönemleri çok iyi biliriz. Türk çocuklarının birbirlerine kırdırılmak istendiği o yıllarda olanbiteni de şimdiki kahpe ve alçaklıkları da çok iyi anlıyoruz. Ama kaderin gözü kör olsun! Herkes kendi dümeninde otladığı yere göre "meee"liyor. Çoğumuz bindiği kayığa göre kürek sallıyor. Olan da Türkiyemiz'e oluyor! Gül, ateşten gömlek giyip Türkiye'yi böldürtmeyen, şuna-buna uşaklık ettirtmeye çalışan kuşağın en öndeki kabadayı ruhlu kahramanlarından biriydi. Gerektiğinde Yunus (Emre) gibi sevdalıydılar. Yeri geldiğinde de Yavuz (Sultan Selim) gibi cellallenip yaydan çıkmış ok gibi hedefe vururlardı. O neslin destanını, bu kafalar olduğu müddetçe dizi film veya sinema filmlerinde göremeyeceksiniz. Onlar; savcıları, polis ve askerleri, emekçi garibanları ve Türk çocuklarını katledenleri kahramanlaştırıyorlar. "Her şey Türk için, Türk'e göre ve Türk tarafından" diyenleri kötülerler. Ama bu milletin sağduyusu var. Allah (Onlar istemese de) nurunu tamamlayacaktır. Acı olan şeylerden biri de mücadelesinde Gül'ü dışlamaya çalışıp şimdi ölünce "dava arkadaşı" olduğunu tekrar hatırlayanlardır. Şu yalan dünyada, bu devlet ve millete cehennemler 'cennet' diye yutturulmak istenirken, dava adamlarının birbirlerini yürekten sevip kucaklamaları çok mu zordu! Yine de gözün arkada kalmasın koca Mehmet! Vereceğiz elbet el ele, gönül gönüle... Varacağız menzile! "Saldırtmadın sağ iken mübarek mabedine/Uzanan el kırılır elbet bu kutsal emanetlere/ Yemin ettik arkadaş, yolumuz yolun olsun/ İmansız alçaklardan, zafer kimin haddine..."