Atak sırasında kişiler çok hızlı sayıda ve derin nefes alır... Bunun sonucunda da soluğun kesilmesi ya da yeterli soluk alamama, nefes darlığı, hava açlığı duygusu, boğazda tıkanma ve yutkunma güçlüğü görülür.
Genel olarak panik atak, bir anda ve beklenmedik bir zamanda kendiliğinden ortaya çıkan panik nöbetleriyle seyreder. Atak sırasında kişiler bedensel gereksinme duymadıkları halde çok hızlı sayıda ve çok derin nefes alır. Bunun sonucunda kandaki karbondioksit seviyesi düşer ve "alkaloz" dediğimiz durum ortaya çıkar. Bu da kişilerde soluğun kesilmesi ve yeterince soluk alamama, hava açlığı duygusu, nefes darlığı, boğuluyormuş gibi olma, boğazda tıkanma hissi ile yutkunamamaya sebep olur.
Heyecanlandıkça şiddeti artar Hatta birçok hasta çevredeki nesnelerin bulanık olduğunu ya da yüzermiş gibi hareket ettiğini ifade eder ve bu da kişiyi çok korkutur. Hastaların nefes alması arttıkça bu belirtiler de artar ve hatta yenileri eklenir. Hepsi birer tehlike sinyali olarak algılanır. Sonrasında bu tabloya tüm panik atak bulguları dahil olur. Kişide uyarılmışlık halini artırdığından, hasta antenlerini bedenine çevirir. Kendisini dinlemeye ve izlemeye başlayan hasta, o güne kadar farkına bile varmadığı önemsiz değişiklikleri bile hisseder. Kısır bir döngü şeklinde, kişi gittikçe daha da korkar ve heyecanlanır. Heyecanlandıkça atak şiddetlenir. Gelecekte de benzer atakları yaşayacağı kaygısıyla kişide korkulu bir bekleyiş başlar. Rahatlatmak için söylenen "Daha önce de benzer ataklar yaşadın ama bayılmadın ya da kalp krizi geçirmedin. Bunları düşün ve rahatla, korktuğun şey olmayacak" şeklindeki yaklaşıma, hastalar genellikle "Geçen sefer bayılmadım ama bu kez bayılabilirim" ya da "Bu kez kontrolümü kaybedebilirim" şeklinde yanıt verirler.
Tatile çıkmakta bile tereddüt ederler Bazı hastalar hekime ulaşamayacakları korkusuyla tatile çıkamazlar. Evlerini hastane ya da hekimlerinin muayenehanesinin yakınına taşıyabilirler. Hastaların kendine güven kaybı ne kadar çoksa, hekimine karşı da benzer şekildedir. Bu nedenle sık doktor değiştirir ya da ilaçlarını düzenli kullanmazlar. Çıldırıp ne yaptığını bilmez bir hale geleceği, soyunup sokaklarda dolaşabileceği, kendisine zarar vereceği ya da çevresindeki insanlara saldırıp zarar vereceği korkusu varsa, hasta tedaviye daha çok direnç gösterir. Çünkü akıl hastası teşhisi konulacağı, hastaneye kapatılacağı korkusu yaşar.