Türban, daha dert
Bir süre önce, "ilk ve ortaöğretimdeki din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin mevcut içerikleriyle zorunlu tutulmasını" hukuka aykırı bulan kararı veren Danıştay 8. Dairesi, bu defa da türban konusunda çok tartışılacak kararı aldı. Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişiklikleri hatırlatıp üniversitelere gönderdiği yazıda "Türban yasağını kaldırın" diyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Öncan'ı yetki açısından yeterli görmeyen 8. Daire, yürütmeyi de durdurdu. Yani, YÖK Başkanı'nın "Yasağı kaldırın" talimatını genelge kabul ederek, tek başına böyle işlem yapamayacağına hükmetti. Böylece türban konusu, daha da çetrefilli çıkmaza girdi.
Süreçdahagerilimlioldu Ne kadar gariptir ki Anayasa değişikliklerine rağmen, türban konusunda üniversitelerde serbestlik beklenirken daha gerilimli süreç başladı. Yasağa rağmen herkesin birbirine alıştığı, türbanlı öğrencilerin de hayatlarının gerçeği kabul ettiği ve hukuki süreç dışında karşılıklı gruplaşma-kamplaşmaların görülmediği türban konusunda şimdi çok sıkıntılı hale gelindi. Artık üniversitelerde eylemler yapılıyor, karşılıklı sloganlar atılıyor. Türban yasağı varken, Anayasa değişiklikleri de yapılmamışken, okullarında fiili veya sözlü hiçbir saldırıya yahut da tartışmaya maruz kalmamış türbanlı öğrenciler, artık gerilim yaratan unsurlar konumuna düşürülmek isteniyor. Bazı okullarda, kampüslere kadar ulaşıp bina veya dershane girişlerinde başörtülerini çıkartan (yahut da başka usullerle derslerine giren) öğrenciler, Anayasa değişiklik lerinden sonra bu hak, hoşgörü ve usulden de mahrum oldular. Bazı fakülte ve yüksek okullarda, yıllarca açık olan mescit gibi ibadet yerlerinin bile son gelişmelerle kapatılmaya başlandığı haberleri çoğalıyor. Ne türbanlılar hocalarına ve diğer arkadaşlarına, ne de onlar türbanlılara yan gözle olsun bakmazken, şimdi iki inatçı keçi durumu bile geride kalıp inanılmaz gerilim ve kutuplaşma oluyor. İnanç hürriyeti ile çağdaşlaşma sloganları birbirine karışıyor.
Çözümek17iseyapılsın Gözlediğimiz kadarıyla, artık bazı hocalar da taraflar arasında saf tutuyor. Herkesin bir yeri oluyor! Bu durumun, özellikle sözlü sınavlarda psikolojik etki alanları oluşturabileceği ve acı sonuçlar getirebileceği vurgulanıyor. Neticede, Anayasa'daki değişikliklere rağmen, türbanlı öğrencilerin sıkıntılarını gidermek mümkün olmadı. Hatta, tıkanıklık dah a arttı. Öğrenimde kutuplaşma da çoğaldı. Son çare olarak, MHP'nin baştan beri AKP'ye önerdiği "YÖK Kanunu'ndaki ek 17'inci maddenin de düzenlenmesi" görülüyor. İnatçılığı ve "Ben bilirim" anlayışından ötürü bundan kaçanlar, artık gözlerinin önündeki yangını seyretmesinler. Yasa ma organına rağmen hukukun ne yapabileceğini sokaktaki en cahil kişi bile hesap edebilirken onlar anlamadıysa, gerilimin kurbanları daha artmasın hiç değilse!