Korkma, sönmez yüzen al sancak
Bu topraklarda birlikte yaşama sevincimizin işaretlerinden biri olan İstiklal Marşımız'ın TBMM'de kabulünün 87'nci yıldönümündeyiz. 3 kıtaya yayılmış koskoca imparatorluk (Osmanlı) günden güne küçülüp etnik ırkçılık ve dincilik fitnesi toplumu içten içe kemirdikçe, "tek yürek" şuurumuzu yansıtacak milli marşa ihtiyaç duyulmuştu. Erkan-ı Harbiye Reisliği (zamanın Genelkurmay Başkanlığı), milli azim ve imanı besleyecek marşın yazılması için harekete geçti. Milli Eğitim Bakanlığı devreye girip ödüllü yarışma açtı. Gönderilen 724 şiirin hiçbiri beğenilmeyince, gelmiş geçmiş şairlerimiz içinde çok özel yeri olan Mehmet Akif'e (Ersoy) başvuruldu. Arnavut asıllı olmasına rağmen kendisini Türk çınarının sayısız dallarından biri görüp millete hizmet aşkıyla dolu olan Mehmet Akif, "Ödül için milli marş yazılmaz. Hissedilir ve ortak heyecan verirse kabul edilir" şartını getirdi. Böylece, hepimizin ortak heyecanı olan İstiklal Marşımız yazıldı. 12 Mart 1921'de de Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlık ettiği oturumda, TBMM'de okunup ayakta alkışlar ve tezahüratlarla Milli Marşımız olarak kabul edildi. 87 yıldır 7'den 70'e bütün milletimizi heyecanlandıran, duygulandıran Milli Marşımız, inşallah Türk milleti var oldukça okunmaya devam edecektir.
Marşımıza saldıranlara dikkat Ama böyle bir yıldönümünde; yüreklerimizi acıtan, hepimizi üzen ve yeise sokan bir konuya değinmeden de geçemeyeceğim. Zaman zaman İstiklal Marşımız'a dil uzatan, laf eden, ileri-geri konuşanlara şahit oluyoruz. Bazıları Türkiye Cumhuriyeti'ne, bazıları Türk milletine düşmanlığından; bazıları da ideolojik saplantılarından ve kansızlıklarından Milli Marşımız'a karşı geliyor. Onları "İyi tanır ve anlarız" ama, bazı isimlerin de bu çevrede yer almalarına hiç inanamıyoruz. Geçenlerde, TSK'dan emekli olmuş Doğu Silahçıoğlu adındaki bir general de bu kervana girip İstiklal Marşımız'daki din, iman, şehadet ve cennet gibi kelimelere takılıp bunlarla yobazlığın prim yaptığını öne sürecek kadar, herkesi şaşırtmıştı. Enternasyonal ve işbirlikçiler ile bölücü ve yıkıcıların saldırdığı Milli Marşımız'ı bir generalimizin bile bu şekilde değerlendirmesi çok üzücüdür. Buna rağmen, sadece Türkiye Türklüğü değil, bütün dünya Türklüğü İstiklal Marşı'nı daha gür şekilde haykırıp yüreklerini bütünleştirmeye devam edecektir. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet. Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal.