Zil şal ve gül
Yahya Kemal Üstat beter yazmış dizeleri. İspanya'da büyükelçiyken görüp yaşadıklarını "Endülüste Raks" adlı şiire çiçekler gibi döşemiş. "Zil Şal ve Gül... Bu bahçede raksın bütün hızı Şevk akşamında Endülüs 3 defa kırmızı" diyor. Ben özellikle ilk devredeki oyunu bu şiire çok benzettim. "Zil" yerine Volkan'ı koydum mesela. Hem de tehlike zili. Adamlar 5 şut attılar, kaleyi 3'ü tuttu ve aldı içeri onları Volkan. Tehlike 'Zil'ini ilk dakikalardan başlayarak çaldırdı yani. "Şal"a gelince. Gece karanlığına Sarı lacivertli bir örtü ummuştuk ama olmadı. İlk 45 dakikaya 3 gol sığınca yüzümüz "3 defa kırmızı" oldu
BOSTAN KORKULUĞU Devre arasında yorumladım kendi kendime. Volkan belli ki Lincoln sendromunu atamamış üzerinden. Kulübün mental ekibi de maç gününe kadar zihnini rahatlatamamış onun. Başlar başlamaz yediğimiz iki golde kaleciden çok bostan korkuluğu gibi durması bunun kanıtı. Evrensel fizik kuralı. "Her zincirin gücü en zayıf halkası kadardır." Takım fena değil ama zincir- halka olayı işte.
BAŞA BAŞ Aslında yine de kolay toparlandı takım. Bir de gol bulunca neredeyse başa baş vaziyete döndü oyun. Hatta beraberliği yakalayacak gibi olduğumuz durumlar bile oldu. Arada oyunu çirkinleştiren bir aktör vardı. Capel adlı bu adam futboldan çok artistlik de büyük ödüllere aday roller kesiyor. Kapı gibi duran bir çıt kırıldım kerata.
AH KEŞKEM Dakikalar ilerledikçe insan İstanbul'da bu maçı nasıl farklı alamadık, şurada turistik gezi yapar dönerdik diyesi geliyor insanın. Sonra ikinci yarının dakikalarını rendeliyor akan zaman. Mucize bir gol daha geliyor Kanaryamdan. Nasıl bir umut ışığıdır bu tanrım. Ardından uzatma, hakem Musakka'nın kramp sonucu musakka gibi yere yapışması. Son dakikaların panik atak, taşikardi, peklik, çır çır ve dahi kuşpalazı boğmaca yapışı veee penaltılar. Sonrası mı; yine Yahya Kemal'le bitirelim "Her kalbi dolduran zile her sineden oleee."