Yeryüzü yüzleri
Cihangir'in dar sokaklarına rahatça girsin diye orta boy çöp kamyonları görev yapıyor. Geçen gün köşe başı manavından ıvır zıvır alırken, bu midi kamyonlardan biri karşı aralıkta durdu. Arkadan 3 temizlik görevlisi atlayıp çöp konteynırına hamle etti. Kara kaşlı, kara bıyıklı adamlar, üstlerinde papatya sarısı üniformalarıyla son derece ciddiye alarak beceriyorlardı işlerini.
CAM MENEVİŞİ O sırada şoför tanıyıp kısa kesik sesle "Düt düt" etti, baktım. Camın menevişlerinden tam göremediğimi anlayınca camdan sarkıp davudi bir sesle bağırıp selamladı. Üç adımda yanına gidip hal hatır sordum ben de. Yüksekte kaldığı için bir ara kaldırım taşına çıkıp oradan konuşmaya başladım.
SİYAH KILIF İÇİNDE Derken, yanı başında asılı duran siyah bir kumaşa takıldı gözüm. Dikkatlice bakınca bunun siyah kılıf içindeki bir bağlama olduğunu görüp şaşırdım, sordum: - O ne senin yanında asılı olan saz mı yoksa? - Saz abi. - Kimin o saz senin mi? - Benim abi, kimin olacak başka? - Dükkana, ustasına mı götüreceksin. Çatlağı, eğrisi, teli kopmuşluğu mu var? - Yok abi, sazım dipdiri valla. Niye öyle dedin? - Temizlik kamyonunda bağlama görmek ilk defa nasip oldu da acuk şaşırdım. - Şaşırma abi. Ben bir gün eksik etmem onu yanımdan. Ne zaman bir boşluk bulurum, hemen açar tıngırdatırım.
BELLEĞE KALAN Gülüştük sonra da vedalaştık. Hoşuma gitti adamın hali tavrı. İçimden olsun işi uzatıp elli türlü felsefe yapmadım, öyle hoş, ılık, sevimli bir fotoğraf karesi gibi belleğime nakşettim sadece.