Neden bu kadar azız?
Politikanın dindar ağzı, böylesine kindar değildi o zamanlar. Gazetelerin boyası akmazdı, siyah-beyaz gerçekleri vardı. Gazeteci dediğin, bir külüstür otomobil, bir ev kirası... Milyon doları varsa, bilin ki memleket satışta, hayırlı işler!
***
Amerika süt tozu verirdi, bir memleketin geleceğini satın almak için. Süt çocukları, "ceee" yapan büyüklere gülerdi hep. Büyükler Amerika'ya el verirdi, gönül verirdi. İhtiyaç halinde de sır verirdi.
***
Fikir orduları vardı her mahallede. İşçilerin insanca yaşamasına parmak kaldıran gençler vardı. Bildiri dağıtırlardı, kendilerini yakmak pahasına. Suçları Amerika'nın yönettiği düzene karşı durmaktı. Suçları masum olmaktı. Sabah ezanından önce astılar. Onlar Amerika'ya karşı durmanın gurur anıtı olarak, çocuklarımıza mirastılar. 35 yıl sonra anlıyoruz değerlerini. Televizyon dizilerinde...
***
Kurulan düzeni gördük. Dini bütün politika, insanları birbirine kırdırırken, yandaşlarını doyurdu sadece. Namuslu insanlar iş bulabilmek için karlı yollarda donarken, belediyeleri soyanlar yetimin öksüzün hakkını sekreterleriyle yer oldu. Sefil ettikleri vatandaşa bedava kömür dağıtanlar, bildiri dağıtanların önüne geçtiği içindir ki, sefaletin iktidarında dilencilik parlar oldu. Seçimlerden önce "Allah'ın dediği olur" diyenler için, seçimlerden sonra Amerika'nın dediği olduysa... Yarın daha kötü şeyler olacak demektir.
***
Şimdi Irak topraklarına girme izni koparttığımız Amerika, bizden Afganistan çukurunda boğulacak gençlerimizi istiyor. Her gün tabutlar içinde gelen gençlerimize bakıp bakıp, "Vurun ulan vurun, ben kolay ölmem" diyemiyoruz artık. Kolayca ölüyoruz, kolayca bölünüyoruz.
***
Ey benim güzel halkım, sizlere soruyorum. Neden bu kadar azız? Neden bu kadar yalnız? Çok merak ediyorum, susarak nasıl yaşıyorsunuz?