Dilsiz suflör
Türk ordusu Kuzey Irak'a girdi... Gece yarısı Bush arandı ve harekat başlatıldı. Özel eğitimli komandolarımız sınırı 14 kilometre geçti. Haklı bir diplomasinin, haklı bir gösterisinden, güçlü Türkiye gerçeğini yansıtacağız. Kahramanlarımız ilerleyecek, kilometreleri aşacak, dağlara taşlara bombalar yağdıracak. Peki ya sonra? Hainlerin bir harekatla yerle bir edilmesi mümkün olacak mı?
***
"Ne yapacağımızı bütün dünyaya anlattık, onlar da bizim uluslararası hukukumuza hak verdiler" diyen Başbakan Tayyip Erdoğan, dün harika mesajlar verdi. PKK terörüyle ilgili yıllardır anlatamadıklarımızı bir gecede anlattık da, Avrupa ülkeleri, değiştirdikleri haritalarında topraklarımızı geri verdiler mi? Dün sabah itibarıyla, Fransa ve İsviçre'deki Türkiye haritalarını yeniden isteyin de, göstersinler sizlere.
***
"Gece yarısı Bush'u aradım" diyen Başbakan Tayyip Erdoğan'a karşılık, olaydan birkaç saat sonra, "Türkiye kara harekatını bir an önce bitirmeli" diyen Pentagon'un tavrı, 14 kilometrelik yolculuğun sınır bekçiliği midir? Yoksa, uluslararası hukukla, Pentagon arasındaki hat kopukluğu mu?
***
Askerlerimizi başka topraklarda gördüğümüz zaman, bir canın kutsallığını hissedip, içi yanıyor insanın. O kahramanların ülke sevgisine karşılık, birlik ve beraberliğe daha çok ihtiyaç duyuluyor. Birden kendi topraklarımızdaki gerçekler takılıyor beynimize. Mesela türban meselesi... Kuzey Irak'ta 14 kilometre giren askerlerimize karşılık, türban meselesinin, ülkemizin kalbine kaç kilometre hızla yol aldığını kim hesaplar? Ve kaç bin bomba etkisindedir?
***
Üçüncü dünya ülkeleri için, dilsiz bir suflördür hukuk. O yüzden Pentagon patentli uluslararası hukuk da, bizlere göz kırpıp gider... Sonra da bizleri birbirimize düşürür.... Sürükler gider... Sürükler gider...